Esra Nur Ç.

112 syf.
·
Not rated
·
Read in 16 hours
Nazan Bekiroğlu’nun Kehribar Geçidi’nden sonra (ve hatta yıllar sonra) ilk defa bir kitabı hem çabucak okumayı hem de aynı kitabın hiç bitmemesini istedim. Bediâ’nın çocukça hevesinin bir aşka dönüşmesi ve sonra bu aşkın dönüşüp sevgiliye muhabbet oluşu ve en nihayetinde ihanete yenik düşüp bağımlılık olması… Ateşten yangına geçiş, yangından küle yolculuk… Yine kapkara bir kömüre dönüşürken bile hayalinizde hâlâ çok güzel ve zarif duran iffetli Bediâ… Nice sonlar var ki belki bu kadar dokunaklı değil… Fatma Aliye’yi ilk okuyuşum ama muhakkak ki son okuyuşum değil. Şahsi bir yorum daha yapacak olursak Nazan Bekiroğlu Fatma Aliye ile kalu beladan tanışık :)
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
Udi
UdiFatma Aliye Hanım · İş Bankası Kültür Yayınları · 2022796 okunma
Reklam
608 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Ey Roma, toga picta yasaklansın !
Bir kitabın özeti olmaz lakin bir incelemenin özeti olacaksa şayet : Bir soylu düşünün kütüphanelerin en değerlisine sahipken okuma yazması yok. Ve kelimelere iman eden bir efendinin hafıza illeti... Buyrunuz size hikayelerin en acıklısı.. Bir yüzyıl var (ki diğerlerinden farksız) köleler okuyup yazarken efendilerse sadece emrediyor. Köleler dedimse yanlış anlamayın Yüce(!) Roma'nın sahici köleleri... Bir yüzyıl var; cellatlar, cellatlıklarını hekimlerden öğreniyor... Ah ne müthiş bir tezatlıklar zinciri... Kitabı okudukça yazılara, yazıcılara ve bizatihi kopyacılara evet kopyacılara daha önce bakmadığınız bir gözle bakıyorsunuz. Kütüphanenizin başına geçip tüm kitaplarınızın müsveddelerine ulaşma isteği duyuyorsunuz. Ve dahi kitabı okudukça bir şeyi beklediğinizi anlıyorsunuz. Bir şey, ama ne ? Sayfa 331'deki "Ateş Başı" başlığı farkında olmadan beklediğiniz şeyin ta kendisi olduğunu anladığınız o an... (Tarık Tufan'ın dediği gibi) bu başlıktan sonra kitaba devam edemeden kitabın kapağını bir süre kapatıp tüm okuduklarınızı sindirmeniz gerekiyor... Kitabı okuyan herkese birbirleri arasında sekiz sır göz kırpıyor. Öyle sırlar ki geçmiş değil bugüne, yalnız bugüne değil geleceğe dahi sesleniyor. Çağ ötesi... (Ve bu inceleme; yazma ateşiyle yanan biçarenin acziyetine delil olarak Kehribar Geçidi'ne yazılmıştır. Binlerce yıldır yazıcılar mürekkeplerini dökerken bize düşen son söz "ey okuyucular, okuyunuz ve ey yazma ateşiyle yananlar bifiil okuyunuz.").
Nazan Bekiroğlu
Nazan Bekiroğlu
Kehribar Geçidi
Kehribar GeçidiNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20212,365 okunma
·
Not rated
Erdem Bey'e ve kitabın başlangıcında yazan "okuyucuya" notunu fark eden herkeslere ; Bugünlerde kafam pek yerinde değil. Napsam napsam dedim gideyim kitaplığı karıştırayım. Elim direkt Şiirler'e gitti. Her zamanki gibi önce kitabı hediye eden kıymetli dostumun ayraç koyduğu şiiri okudum (evet bunu bir âdet haline getirdim artık) ve
Şiirler
ŞiirlerErdem Bayazıt · İz Yayıncılık · 20215.3k okunma

Reader Follow Recommendations

See All
408 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Önyargının vücut bulmuş hâli Elizabeth Bennet, gururun vücut bulmuş hâli Fitzwilliam Darcy... Engellerin arasında filiz vermeye çalışan gözle görülmese de buram buram hissedilen bir aşk... Bunların yanısıra dingin ve bir o kadar naif yetişen bir başka aşk : Jane Bennet ve Charles Bingley ikilisi... Aslına bakarsanız sıradan aşk hikayesinin ötesinde bir kusurları kabulleniş daha doğrusu bir hoş görüş... Engellerin arasında dedim ya esasında zihinlerin içindeki engellerin arasında. 1813'te yayımlanan bu kitap 206 sene sonra dahi kendinden bahsettirip, kurgusunun ve karakterlerinin okuyucu üzerindeki etkisi göz önüne alındığında devrim niteliğinde bir eser olduğu anlaşılmaktadır. Zira Elizabeth'in Darcy'e sessizliğinin sebebini sorduğunda Darcy'nin "ancak daha az hisseden konuşabilirdi" cevabından sonra sessizliğine katılmamak ona hak vermemek çok da mümkün olmuyor.. Filmi de gayet başarılı fakat kitabın atmosferi bambaşka. Ki bu da yine Jane Austen'in duygu dolu kaleminden kaynaklanmakta...
Gurur ve Önyargı
Gurur ve ÖnyargıJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202376.3k okunma
268 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Sabahattin Ali, Ömer ve Macide'nin kimi zaman tebessüm uyandıran ve birçok zaman hüzün veren hikayesinin yanı sıra devrin sanat ve edebiyat anlayışına sonradan dahil olmuş Avrupaî tarz dediğimiz batı edebi türlerini (tiyatro ve çeşitli müzikal gösterileri, piyano vb) dönemin kendince fikir sahibi kişileri tarafından hüsn ile karşılaşmasının yanında bunları kendi mecralarında da ortaya koyma çabalarının nasıl yarım yamalak olduğunu ve taklitten öteye gidemediğini göstermiştir. Şekil açısından birebir uyan bu ürünlerin halbuki içinin ne kadar boş ve ruha dokunmadığını gerek Ömer karakterinin ruh sıkıntıları ile gerek Bedri karakterinin müthiş tespit ve tenkitleriyle yahut Macide'nin gittiği meclislerde içten içe yaptığı tahlillerle ortaya koymuştur. Yirminci yüzyılın ikinci yarısındaki bu atmosferi Mehmet Rauf'un da belirttiği gibi bahsi geçen türlerin henüz tam gelişmediğini Sabahattin Ali de gayet ustaca ve tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019172.4k okunma