Mademki;
Kimi zaman bir balığın karnında,
Kimi zaman bir kuyuda bulunuyor sonsuzluk saadeti!
Biri balık karnı ya da kuyu değil de nedir o zaman insanın yüreği?
"Ya Resulallah! Allah indinde Siyah ile beyazın, Arap ile Arap olmayanın, Efendi ile kölenin farkı var mıdır?"
İslâm Peygamberi gayet net cevapladı bu soruyu:
"Hayır, ya Bilal! Allah katında fazilet ölçüsü takvadır. Arab'ın Arap olmayana Arap olmayanın da Arab'a hiçbir üstünlüğü yoktur."
O Allah'ın sevgilisi, O kainatın efendisi, O resul olmuştu Hak yolunda. Alem kavuşmuştu zaman ve mekan kurtarıcısına. Artık karanlıklar aydınlanacaktı.
Bilal bir teşekkür bekliyordu efendisinden. Ama nafileydi bu bekleyişi. Gözlerinden dökülen birkaç damla yaş gözlerinden süzüldü. İnsan kendine acır mıydı? Acıdı...
karşı tarafta, gökyüzünün mavi gölgesi altında omuz omuza yükselmiş dağların üzerinde dökülüp gelen bir rüzgâr, saçlarını dağıtarak, görmüş olduğu bir rüyayı, yani memleketin hatırlayarak, sıkıntılı kalbine anlaşılmaz bir biçimde avuntu veriyordu..