Tragedyanın niteliğini belirleyen bu özellikler ile insan niteliğini belirleyen özellikler olarak da görmeliyiz belkide. Bir insanın öyküsü olmalı, öyküsünü anlatırken kullandığı dil ve şarkısı trajik unsurları yada duygularını belirler. Düşüncesi açığa çıkar ve karekteri açığa çıkar.
O zaman desek ki tragedya insanın yansımasıdır ki insan anlatımında kendisini bulsun.
Holmes, Watson'la birlikte kamp yapmaktadır. Gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr.Watson'ı dürter. "Watson," der, "göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle."
"Milyonlarca yıldız görüyorum, Holmes," der Watson.
"Peki, bundan ne sonuca varıyorsun,Watson?"
Watson biraz düşünür, sonunda, "Şey," der, "astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan Satürn'ün Aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meteorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. E, peki sen ne sonuca vardın, Holmes?"
"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."
Hocanın Vizede sorduğu Aristoteles'in iliniksel kavramına burda gecen bir fıkrayla cevap yazmıştım, pek kötü bir sonuç almadım ama sınıfta kağıtımın okunmasına neden olmuştu güzel bir anı olarak kaldı hep bu kitap. Hala arada bakarım. Görünce yazmak istedim, bu kitap her ne kadar bazı kesimlerce eleştirilse de ben çok sevmiştim, iyi okumalar dilerim.