Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.40
Gülci
Gülci
@Lonelines
Ansızın ortaya çıkan bir acı, doğru dürüst kuramadığım hayallerimden oluşan koskoca dağlar, güçten düşmüş bir kelebeğin kanatları gibi ileri geri yalpalanan hayatım..
Taaa uzaklarda
Türkiye
1529 reader point
Joined on January 2018
Okuma Hedefleri
Birer Makine Miyiz ?
Sahi nedir insan ? Soruyorum kendi kendime ama kitaptan sonra da biraz daha netleşse de düşüncelerim bu sorunun cevabını tam olarak yanıtlayabildiğim söylenemez.
Kitap Genç Adam ve Yaşlı Adam'ın diyaloglarından oluşur. Genç Adam yaşlı adama göre insan hakkında daha az bilgi sahibidir ve sürekli sorgulayarak kitabın başlığında da yazdığı gibi
Günlük Değil Virginia'nın Kendisi..
" Bir Yazarın Günlüğü Virginia Woolf'un kendisidir...Zira kitap bütününde tutkulu bir ilişkinin iniş çıkışlarıyla titreşiyor...o ve sanatı arasındaki yoğun diyalogla gelen gerilimler, çeşitlemeler, panikler, gezintiler, telaşlar ve kendinden geçmeler... " demiş Elizabeth Bowen...
Woolf'un, 1918'den 1941'e, ölümünden üç hafta öncesine
Pride and Prejudice
Eserin orijinal adı Pride and Prejudice ' dir.
Virginia Woolf Kendine Ait Bir Oda ' da kadının toplumdaki yerinin evin içinde ev işleriyle ilgilenecek şekilde konumlandırıldığını , dış dünyadan uzak oluşlarını , özellikle duygusal yanları ile hep ön plana çıkarılma durumlarını ve bütün bunlara bağlı olarak kadınlara edebiyat sahnesinde güçlü bir
Reader Follow Recommendations
Varolma ve var - olmama anları
Virginia Woolf kimdir ?
Adeline Virginia Stephen , Leslie ve Julia Prinsep Stephen'ın ikinci kızı , 25 Ocak 1882'de doğmuş , ataları önemli kişiler , kimi ünlü , kimi değil ; pek çok akrabası olan bir aileye doğmuş , ailesi zengin değil ama halı vakti yerinde , doğduğu dünya on dokuzuncu yüzyılın sonlarındaki çok konuşkan , okumuş , mektup yazan
Clarissa Dalloway..
Eser ismini başkahramanı Clarissa Dalloway'den alır. Konumuz ise Mrs. Dalloway'in parti vereceği bir günün işlenmesidir ama olay örgüsü ve zaman net değildir. Bilinç akışı tekniği ( Bilinç akışı karakterin düşünme eylemini olduğu gibi aktarmaya çalışan bir edebi tekniktir. ) kullanılarak yazılan eser karakterlerin geçmişe ve geleceğe dönük
Aşk..
“Sen gelip beni çiçeklerin, resimlerin arasında görüyorsun, beni gizemli, duygu dolu falan filan sanıyorsun. Sen kendin de çok deneyimsiz, çok tutkulu olduğun için, eve gidip benim üzerime bir öykü uyduruyorsun, şimdi de hayalini kurduğun kişiden beni ayıramıyorsun. Galiba buna da âşık olmak diyorsun; gerçekten bu, sanrılar içinde olmak. "
Maksim : Acı
Maksim Gorki..Rusya doğumlu yazarın asıl ismi Aleksey Maksimoviç Peşkov 'dur. Daha sonra kendine acı anlamına gelen "Gorki" lakabını takmıştır. Kendi hayatını anlattığı Çocukluğum adlı eser otobiyografik üçlemenin ilk kitabıdır. Onu , Ekmeğimi Kazanırken ve Benim Üniversitelerim adlı eserleri takip eder.
Eser oldukça sade ve anlaşılır bir üslupla kaleme alınmıştır. Zorluk çekmeden okunabilir ancak küçük bir çocuğun başından geçen o acı olaylarda bazen yutkunmakta zorlanabilirsiniz..
Dedesinden gördüğü şiddet , anneannesinden gördüğü şefkat ve merhamet, dayılarının zorbalıkları , üvey babası , babasının öldüğü gün kardeşi de ölü doğan bir bütün varlığıyla daha küçük yaşta acı tanışan Maksim.. okuyunca bir kez daha anlıyoruz sevgi ne kadar evrenselse acı da aynı şekilde evrenseldir.. Öyle ki Maksim her zaman anneannesine karşı koşulsuz bir sevgi bağı ile bağlıdır.
Annesinin ölümünden birkaç gün sonra dedesi ona
#101986909 dediği zaman hiç yaşayamadığı çocukluğu bitti belki de..
cronica de una muerte anunciada
"İpleri elimde tuttuğum en iyi romanım" demişti Gabriel García Márquez .
Çocukluk yıllarında yaşadığı bir kasabada meydana gelen, herkesin bu cinayetin işleneceğini bildiği ama hiç kimsenin de engel olmak için hiç bir şey yapmadığı farklı bir namus cinayeti konu edinilmiş. Öyle ki #99739374 bu satırlarda durumun ne kadar üzücü olduğunu ifade ediyor. Gerçekten işlenmiş bir namus cinayeti, polisiye romanların genelinden farklı katil daha ilk satırlardan belli ve olaylar "büyülü gerçekçilikle" anlatılmış. Bütün bir cinayet romanının arkasında aslında toplumsal olayların bireysel edinimler üzerindeki etkisi anlatılıyor.
Cinayet sonrası röportaj tekniğiyle anlatılmış bir olay örgüsü var ve bu örgüde bizlere kahramanların iç dünyası da yansıtılmış.
Son sayfaları okurken ciddi anlamda üzüldüm. Ve keşke böyle olmasaydı dedim ama başından beri sonu belli olan bir hikayeyi kim değiştirebilir.. Ben seni çok iyi anladım Santiago Nasar kimse anlamasa bile ben anladım...
#99733215
#99615250
Kitapla ve sevgiyle kalın..
Kime yakın kime uzağız, kimin yakınında kimin uzağındayız ?
İçimdeki uzaklar daha da uzaklaştı yakınlar ise zaten hiç yakın olmamış zamanla anladım.
Özlediğimiz çoktan avuçlarımızdan kayıp gitti bir zamanlar gelecek olanı ise bekliyoruz. Bir geçmiş, biri gelecek.Biri olmuş olan öteki olacak olan. Biri ileri giderken biri geri. Biri kendiyle ilgili öbürü ötekiyle..
Kelimelerin muaazzam gücünden yararlanılarak şiirsellikle bir araya getirilmiş cümleler. İki bölümden oluşuyor kitap :
1) Tavşan Besleyene Kılavuz
2) Özlem Çekene Kılavuz
Okudukça anladım ki hiç kimse kılavuzluk edemez özlem çekene.. Hangi şair, hangi yazar, hangi bilim insanı, bulabilmiş özlemin kılavuzunu ! Zaten Oruç Aruoba da ifade etmiş bunu : Kitabın sana kılavuzluk etmesini isteme o sadece bir metin toplamı adı 'kılavuz' ki onun yazarı da zaten yolunu bulamamış...
Cümleler sizi geçmişe götürecek bazen kabuk tutan yaralarınızı kanatacak..ama yara oluk oluk kanadıkça ruhunuzun bir tarafları iyileşecek. Okudukça eksik olan yanınız tamamlanacak. Okuyun, okuyalım, okutalım.
Bir bataklıktan Beyaz Zambaklar Ülkesine..
Kaç kişi başarısızlıktan şikâyet etmek yerine düştüğü yerden ayağa kalkıp başarmanın yollarını arıyor ? Engellerden dem vurmak, yakınmak bir çözüm yolu değil. İşte onları nasıl aşmamız gerektiğini öğreniyoruz Petrov ile.
Halk kitleleri ne kil yığını ne de saman balyasıdır. Halk yıldırımın çıktığı bir buluttur kitapta anlatıldığı gibi. Halkta
Zaman yolcusu , ile çıkılan zaman zaman dünyamıza dair yansımalarla karşılaştığımız bir zaman yolculuğu..
Kimler geleceğe yolculuk yapmak ister ?
Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi döneminin de etkisiyle bu sayısının epey fazla olacağını düşünüyorum. Sizi birkaç yüzyıl sonrasına götüren bir makine düşünün. Ummalı bir çalışma sonrasında
" Zaman yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir. "
Eser toplumumuz ve günümüz insanın zaman algısı üzerine yazılmış bir masaldır. Die Welt'in de dediği gibi , " Momo , hem çocuklar hem de yetişkinler için bir masal niteliğinde. "
Zaman her zaman saatlerle , takvimlerle ölçülemez bazen yaşanılan çok kısa bir an
İvedilikle hayata geçirilmesi gereken bir başyapıt..
İrade Terbiyesi
Kitapta İrade Terbiyesi konusunu kuramsal bir biçimde değil de ona uzun süreli ve azimli entelektüel çalışmanın gerektirdiği şekilde temel bir konu olarak yaklaşılmış ve bu da bizim ondan olabilecek en somut düzeyde faydalanmamızı sağlıyor bence . Koridor Yayıncılıktan
İçinde yaşadığımız hayat iyisi ve kötüsüyle güzel. Her şey iyi olunca emin olun bu bizim mutlu olacağımız anlamına gelmiyor. Hayat sana bir şey veriyorsa mutlaka karşılığında senden bir şeyler koparır bazen farkında olmasan bile. Ve unutmamak gerekir ki bedelsiz hiç bir şey yoktur yeryüzünde..Büyü Dükkanına gelen herkes de hayattan almak istedikleri en iyi şeyi almaya geliyordu ama pazarlık esnasında anlıyorlardı hayattan almak istedikleri hayatın onlara vereceği en güzel şey olmadığını. Hayat kısa kuşlar uçuyor diye boşuna demiyor şair. Hayatınızın olumsuz taraflarıyla mutsuz olmak yerine olumlu taraflarıyla mutlu olmayı deneyin. Biliyorum bunu söylemek kolay ama inanin bana bu kitabı okursanız uygulamak da bi o kadar kolay olacak. Belki yolumuz düşer bizim de bir gün Büyü Dükkanı'na işte o zaman oradan ne almak istediğinizi sorgulayın ve istediğiniz şeyin sizde olmasa da sizi siz yaptığını görün.
Keyifli okumalar dilerim..
Her şeyin daha fazlası en fazla da kitap
" Babam bir katil olmasaydı, ben doğmayacaktım..." bu vurucu cümle ile başlıyor ve hiç hız kesmeden seni avucunun içine almayı başarıyor....
Kitapta babası insan kaçakcısı olan Gaza'nın hayatı kendi ağzından anlatılmış.
Kitap boyunca peşimi bırakmayan meataforlar... beynime kazınan aforizmalar.
Geçmişin üstünü ne talaş ne zaman ne morfin sülfat ne de başka bir şeyler örtebilir...kaçamassın.
Kitapta okuduğum olayların gerçekte de yaşanmış ve yaşanan olaylar olduğunu bilmek beni derinden sarstı...
Sağlam bir mideye sahip değilseniz ve eğer hayatın o karanlık gerçek yüzünü görmek istediğinizden emin değilseniz okumamanızı tavsiye ederim.
O kadar yoğun ki nasıl anlatsam bilemedim .Yazdıklarımı okuduğumda kitabın bende bıraktığı duygunun sadece bir kısmını aktarabildiğimi itiraf ediyorum :)
Kitaba başlıyorsanız sarsılmaya hazır olun...
Her zamankinden daha fazla sevgi ile kalmanız dileğiyle.... iyi okumalar :)
"Son Ada, son sığınak, son insani köşe..."
Serenad ile beni büyüleyen yazar bir kez daha hayran bıraktın kendine....
Son Ada Livaneli'nin 2009 yılı Orhan Kemal Roman Armağanı ödülüne layık görülen kitabıdır.
" Son Ada, belli bir ülkeyi anlatmamasına karşın, belki de benim en politik romanım. Türkiye ve dünya hakkında düşündüklerimi, ıssız bir adada yaşayan insanlar, martılar ve bir diktatör ekseninde yazıya dökmeyi yeğledim." diyor yazar gerçekten başarmış.
"Son Ada,son sığınak,son insani köşe..."
Dünyadan, insanlardan ,her şeyden uzakta, herkesin huzurla yaşadığı bir adanın yani bir ütopyanın distopyaya dönüşmesi martılar,diktatör, yazar ve ada sakinleri üzerinden anlatılmış.
Okurken kişisel ve politik sorunlar yüzünden doğaya verilen zararları, korkunun insan üzerindeki etkisini,yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeye çalışmanın yanlışlığını bir kez daha hatırlamış olacaksınız.Bir de yarını düşünmeniz, dünü unutmamanız,anı yaşamanız gerektiğini.
Çok beğendim arkadaşlar ben kitabı size de okumanızı tavsiye ediyorum.Sevgi ile kalın.
Kitap Santiago'nun kendi kişisel menkıbesini gerçekleştirmek için İspanya'dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerine kadar yaptığı masalsı ve daha çok felsefi bir yolculuğu anlatmış.
Son derece etkileyici bir kitap.İnsanın ufkunu açıyor....
Yazar kitapta Santiago ile başarılı bir kişilik yaratmış bu sizi kitaba daha çok bağlıyor.Kitapta kişinin kendi kişisel menkıbesi konusunda bolca nasihat yer alıyor.
Okurken hayatın sürekli devam ettiğini,geçmiş ve geleceğe takılmaktan ziyade yaşadığım anın tadını çıkarmam gerektiğini bir kez daha hatırlamış oldum.
Hayatın mutluluklarını size gösteren bir kitap okumanızı tavsiye ederim.Keyifli okumalar.
Murathan Mungan'dan okuduğum ilk kitaptı.Elimden düşürmeden bir gecede bitirdim oldukça sürükleyici oldu benim için.
Kitapta 1986-1992 yılları arasında yazılmış ayrılık temalı on farklı şiir yer alıyor.
Tüm şiirlerin her cümlesinde ayrı bir yere sürüklendim okurken.Her kelimesinde farklı hisler tattım.Beni en çok etkileyen şiir ise "Yalnız Opera" oldu.
Mungan'ın özgün bir üslupla yazılmış şiir kitabı eğer duygularınızı ruhunuza kelime kelime nakşettirecek,her zerresine kadar hissettirecek bir şiir kitabı istiyorsanız en sevdiğiniz fon müziği ile birlikte mutlaka okuyun derim.
Son olarak küçük bir dize bırakıyorum. Keyifli okumalar.Sevgi ile kalın.
"Sense kendini hâlâ hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim."
Yazardan okuduğum ilk kitap ve son olmayacak.
Eğer Amin Maalouf ile tanışmadıysanız bu kitabı ile başlamanızı tavsiye ederim.
"Kitapta Osmanlı İmparatorluğunun son dönemi, Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, İsrail devletinin kuruluşu ve sonrasındaki Arap- İsrail savaşlarını da kapsayan bir dramın öyküsü İsyan Kitapdar ismindeki, soyu Osmanlı hanedanından gelen bir kişi üzerinden anlatılıyor. "
Dil oldukça sade ve akıcı bir şekilede kullanılmış.Oldukça sürükleyici bir kitap.Okumayan herkes okusun bence.
Kitabı okurken sevmenin,sahip olunan sevginin inancını ve gücünü hissettim ve iyi ki seviyorum dedim iyi ki!!!
Sizde sevin,sevilin ve sevgi ile kalın.
