Maggie

"Senin yardımına ihtiyacım yo..." "Kahretsin," diye tısladı Christopher. "Bana ihtiyacın olmadığını söyleme." Freya dönüp onun gözlerine baktı. Sakin ifadesinin aksine yanakları kızarmış ve gözleri kısılmıştı. "Bu seni neden bu kadar rahatsız ediyor? Neden sana ihtiyaç duymam gerek?" "Çünkü," derken Christopher aklındakileri başka şekikde söylemenin bir yolunu aradı ama sonra pes edip gerçeği dillendirdi. "Çünlü benim sana ihtiyacım var. Çünkü sen de bana ihtiyaç duymazsan aramızdaki şey bir hiç demektir. Çünkü ihtiyaç, aşkın en önemli parçasıdır ve o olmadan başka şeyler olmaz."
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
"Beni öpmenin, tanımakla aynı şey olduğunu mu düşünüyorsun?" diye fısıldadı genç kadın. "Ya dileklerim, korkularım, hayallerim ne olacak? Benim hakkımda gerçek olan hiçbir şey bilmiyorsun Harlowe. Seninle sırf toplumsal gelenekler yüzünden evleneceğimi düşünmen de bunun kanıtı."
Sayfa 194Kitabı okudu
"Eee?" dedi kardeşi. "Eee ne?" diye mırıldandı Messalina. Önündeki sahneyi izlemeye dönmüştü. Lucretia abartılı bir içi geçirdi. "İkisi belirli bir amaçla mı kaçtılar sence?" "Hayır." Messalina ayağa kalktı. "Nereye gidiyorsun?" diye tıslayan Lucretia tabağını elinden bırakmadan onun peşine düştü. "Dışarı," dedi Messalina. "Neden?" "Çünkü çoktan evi aradılar." "Ah, bu çok mantıklı." diye karşılık verdi kardeşi, ağzı kek dolu olduğu halde.
Sayfa 178Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
"Ben bir daha doğru olanı yapmaktan kaçınmayacağıma dair bu yüzüğün üzerine yemin etmiştim. Şu anda bana göre doğru olan şey, senin yanında kalmak ve seni koruyup rahat ettirmek. Ama senin istediğin bu değil." Acı acı güldü. "İhtiyacın olan bu olmayabilir." "Kester," diye fısıldadı genç kadın. "Şu anda seni düşünüyorum. Senin dilediğini yapacak,kararı sana bırakacağım. Ama kararını vermeye çalıştığın bu süreçte, benim olmadığını bile bile karşıdan seni izleyen biri olarak burada bir gün daha kalamam." Eğilip onu hafifçe öptü. "Bu sebeple, şimdi yeminimi çiğniyorum. Seni seviyorum, Freya. Bu dünyadaki her şeyden daha fazla seviyorum. İşte bu yüzden gidiyorum."
Sayfa 342Kitabı okudu
"İyi misin sen?" diye sordu Harlowe boğuk bir sesle. "Evet," Freya kafa salladı. "Evet, teşekkürler." Dük bir kahkaha attı. "Bir şey değil. Gerçekten de yere atlamayı mı düşünüyordun?" Freya onun yüzüne görünebilmek için gövdesini hafifçe döndürdü. Adam sanki onun beklenmedik bir şey yaptığını düşünürmüş gibi tuhaf bir ifade takınmıştı. "Evet. Ürkmüş bir atın üstünde olsan sen ne yapardın?" "Onu kontrol altına alana dek dizlerimi gövdesine bastırırdım." Freya bir kolunu kaldırdı. "Peki ata yan bindiğin için iki dizin de tek tarafa bakıyorsa ve bu yüzden düşmek üzereysen?" Harlowe ona bakıp kaşlarını çattı. "Atlardım." "Kesinlikle." "Benden üstün olan mantığına şapka çıkartıyorum." dedi Harlowe.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
"İnsan, gençlerin söylentilere karşı korunması gerektiğini düşünüyor. Fakat belirli bir yaşa erişmiş kişiler..." Bu sefer de kısa bir anlığına Messalina'ya bakmıştı. "Birer birey olarak görülmeli, değil mi?" "Evet" dedi Freya. Leydi Lovejoy'un böyle serbest görüşlü bir kadın olmasına şaşırmıştı. "Bir şahıs
Sayfa 229Kitabı okudu
Freya tekrar Leydi Holland'a döndü. "Haklısınız leydim. Benim bir çeyizim yok. Ekselansları'nın teklifini reddetmem size budalalık gibi gelmiş olabilir. O zengin, mevki sahibi ve güçlü biri. Onun karşısında ben, dünyanın gözündeki zavallı bir hiç kimseyim. Bir aslanın karşısındaki fare gibiyim." Fikrini anlatırken derin bir nefes alıp Leydi Holland'a baktı. "Ama bana göre ben hiç kimse değilim. Ben benim ve önemli biriyim. Kendi gözümde, ben erkek aslanın yanındaki dişi aslanım. Bundan dolayı, herhangi bir sebepten ötürü bir erkeği kabul edebilir veya geri çevirebilirim. Bu erkeğin, sırf toplum için evlenme teklif etmiş olması da bu sebeplerden biri."
Sayfa 227Kitabı okudu
Merhaba Kaptan, Merhaba!
Şu neşe ne tuhaf şeydi, ziyafete neşe gelsin diye içki ve başka her şey getirilir, her şey tamamlanır, her davetli de gelirdi, fakat neşe gelmezdi.
Sayfa 129Kitabı okudu
Merhaba Kaptan, Merhaba!
Evet arasıra ıssız yerlere çekilmekten hoşlanırdı. Oralara çekilince hiç yalnız kalmamış oluyordu; çünkü yalnızlığı asıl ıssızlığın ötesine bırakmış bulunurdu.
Sayfa 127Kitabı okudu
Merhaba Kaptan, Merhaba!
Kadının çocuklardan memnun olmakta haklı olduğunu yine kadına gerçekliyordu. Kadın kendi inancı kuvvetiyle çocukları sevmekte haklı olduğunu göremez ve sevgisinin tadına serbestçe varamazken kocasının inanç yardımıyla sevmekte haklı olduğunu ve dolayısıyla sevmekte özgür olduğunu görüyor, vur patlasın çal oynasın seviyor, sevdikçe seviniyordu. Bu sevinci dolayısıyla kocasına şükran duyuyor ve "Bana aptal demzelerse ya da beni tefe almazlarsa hatırım kalır!" diyor, çocuklarla birlikte hoplayıp oynuyordu.
Sayfa 127Kitabı okudu
Reklam
Merhaba Kaptan, Merhaba!
Sevginin nereye kadar yayılabileceğini evrenin düzeni, aile, kabile, sınıf ve devlet sınırlarıyla sınırlandırılmış ve "Âdet" (görenek) kaşlarını çatarak "sevgi"ye, buraya kadar yayılacaksın, fakat daha öteye gitmeyeceksin, diye emretmişti
Sayfa 125Kitabı okudu
Ay Işığı
Çocukluk çağından beri kendisine, özcanının neyi özlediğini bulma fırsatı vermemişlerdi. Şunu yapmayacaksın, bunu yapmayacaksın diye vırvır edip durmuşlar, adam ediyoruz diye sevmediğini severmiş, saymadığını sayarmış gibi görünmek zorunda bulunduğunu tokat ve tekmeyle öğretmeye kalkışmışlardı. Şimdiyse, gözü bağlı dolap beygiri gibi, her günkü hayatının daracık devrinin, ölünceye kadar dönüp duracağını kendisine söylüyorlardı. Çevireceği dolap da evceğizinden, kulübeciğizindne ve ocakçağızından ibaretti. Ona, "Bu çok terbiyeli ve haysiyetli bir dolaptır" diyorlardı. Oysa, karayağız kız, böyle dolaba koşulacak küheylanlardan mıydı?
Pazaryeri
"Allahaısmarladık" sözünde her ne kadar umut varsa da, derinden derine mutlaka acı bir umutsuzluk vardır. Hey Allahım hey! Bizi neden ayrı yarattın da ikimizi bir olarak, bir gövdede yaratmadın? Demek istediğim, bir çiftin aşkı, ebedisi mebedisi değildir! Tükenmez sevgiler, okşayışlar da değil. Ben vazgeçtim böyle saçmalardan. İnsan bir tane ve herkesten bambaşka olarak doğar. Eşini bulabilir. Fakat bir gövdede yaratılaydık, ben onda ya da o bende, hep mutlu olurduk...
Pazaryeri
Görülen milyonlarca güzelliğin onda bir şeyi vardı. İnsanın içinde uzaktan uzağa bir şeyleri ağlatırdı. Öyle ideal bir güzellik değildi ama. Onlar boş şeylerdir. Bu yaşayan bir beden değil, yaşayan bir sevgiydi. O, ideal güzellikten daha güzeldi; çünkü gerçekti. Ona yalvarırdın! Daha olmazsa, cehenneme atılırdın, ne bileyim!
Pazaryeri
Yüzü öyle bir yüzdü ki; insana, bir kez gördüğü, ama bir daha göremeyecek olduğu bir yüzü anımsatır.
62 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.