Bos vakit ve güvenlik hakkında herkes ayn ölçüde faydalanırsa, normalde yoksulluktan aptallaşmış olan çoğu insan okur yazar olacak ve kendi başlarına düşünmeyi öğreneceklerdir; bunu başarırlarsa da ayrıcaklıklı azınlığın hiçbir işlevinin olmadigini, onları kolayca tasfiye edebileceklerini eninde sonunda anlayacaklardir.
Uzun vadede hiyerarşik bir toplum ancak yoksulluk ve cehalet sayesinde ayakta kalabilirdi.
Kim bilir kaçıncı kez, deli olan ben miyim acaba, diye düşündü. Belki de deli denen kişi hep azınlıkta kalandı. Bir zamanlar dünyanın Güneş etrafinda döndüğüne inanmak bir
delilik işareti sayılıyordu; bugün ise geçmişin değiştirilemez oldugunu düşünmek öyleydi. Bu inancında tek başına olabilirdi ve tek başınaysa delirmiş demekti.
bazi harfler onun gözdesiydi ve yazida sira
onlara geldiginde kendinden geçerdi; kâh güler, kâh göz kirpar, kâh dudaklaryla kendini gayrete getirirdi, öyle ki, divitinin yazmakta oldugu her bir harfi neredeyse yüzünden okumak mümkündü.
Bastırılmış her sey içimden kopup gitmişti,
daha önce hiç tanimadigim bir doygunlukla kendi dışıma taştığımı, sonsuz evrene karistigimi duydum. Her seyi sanki sadece benim için varmis gibi algilyor, her seyle yeniden coskuyla bütünlestigimi hissediyordum. Etrafimi saran karanlik agaçlar bana fisildiyordu ve ben onlar seviyordum. Yildizlar yukarida pirildiyor ve ben onların aydinlik selamlarini soluyordum. Bir yerlerde söylenen şarkılar işitiyor ve benim için söylendiklerini düşünüyordum. Yüregimdeki kabugu kırdıktan sonra bir anda
her sey benim olmuştu, kendimi bırakmamın, kendimi armağan etmemin sevinci içimde kabaryordu. Birilerini sevindirmenin ve bundan sevinç duymanin ne kadar kolay olduğunu hissediyordum: Insanin kendini açması yeterliydi, insandan insana can bir akış başlıyordu hemen, yükseklerden derinlere iniyor, derinlerden tekrar
sonsuzluğa yükseliyordu.
Ah, canlılığım her zaman vardi elbette, sadece yaşamaya cesaret edememistim, kendimi bogazlamis ve kendimden gizlemistim; fakat simdi bütün o baski altindaki güç patlamıştı, yaşam denen o zenginlik, o tarifsiz kudret bana galip gelmişti.
hiçbir yere tutunmadan, higbir yerde köklen-meden, akan suyun üzerinde kayar gibi yasiyordum ve bu soguklukta ölü, cesedimsi bir yan oldugunu gayet iyi
biliyordum;