eylül sonuna kadar her gün şu şekil takılma modunu aktif..
( haziran, temmuz, ağustos ayları hakkındaki düşüncem de şudur; i.hizliresim.com/rtgjkab.jpg )
Bir arabadayım. Geçilecek yeri bir tır kapatmış, o tır yüzünden atılan gereksiz birkaç tur. Yolun sonrası araba yok, yürüyorum, bir avm'ye giriyorum, asansöre biniyorum. Asansöre ineceğin ya da çıkacağın yerde dur komutu vermezsen durmadan inip, çıkan bir asansör. Ben bunu birkaç iniş-çıkış sonrası anlıyorum. :) Anladıktan sonra asansörden
Aziz Bey’in dramı Maryam’la başlar. Çünkü ona âşık oldu. Bu aşk, kör bir göz, felçli bir sağ kol, tekleyen bir kalp gibi, ona hep acı verdi, ama onunla birlikte yaşadı.
Maryam’ı da, ilk gençliğinde listesini tuttuğu o geniş sineli, sulugözlü kadınlar gibi düşünse, iyiydi. İçinde sadece cinsel bir arzu kımıldasaydı, Maryam’ın büyümek için acele eden bir fidan tazeliğindeki vücuduna, çok susamış birinin buğulanmış bir bardak suya baktığı gibi baksa, o vücudu istemekle kalsaydı iyiydi. Ama Aziz Bey Maryam’ın gözlerine baktı. Gözlerin tehlikeli olduğunu, Maryam’dan sonra anladı. İkide bir onun konuşan gözleri aklına gelmese, onu gördüğü zaman vücudunda parmaklarının ucuna kadar bir alev yürümese, dizleri titremese, dili damağı kurumasaydı; Aziz Bey de herkes gibi bir adam olacaktı.