Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mendeleev

Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görünmemiş, peşinden Koşmak, erişmek, sahip olmak arzusunu vermemişti. Etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış, hiçbir yere bağlanma arzusu duymamış,bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı. Şimdi ilk defa bir şey istiyor, hem de korkunç bir şiddetle istiyordu. Fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti?
Reklam
Asil insanların en neşeli zamanlarında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise en sefil zamanlarında bile neşelidir.
"Beklemelisin yavrum. Tıpkı bir tohumun, başını dünyaya çıkarmadan önce güneş dönencesini beklemesi ve o zamana kadar toprağın altında uyuması gibi. Senin içinde de sözcüklerin doğup olgunlaşması aynı sürede olur ancak.
Sayfa 185Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir kaç tahta parçası, kutular, yırtık bir masa örtüsü ve belki bir avuç taşa birazcık hayal karıştı mı , ah ne oyunlar oynanırdı.
Çocuklar neden hayal kuramiyor?
...çok pahalı oyuncaklardı. En küçük ayrıntılarına kadar öyle ince düşünülerek yapılmışlardı ki çocukların hayal kurmalarını gerektiren bir yanları kalmamıştı. Böylece çocuklar, genellikle saatlerce oturdukları yerden onların dönmelerini, dolaşmalarını, gezinmelerini seyrederek sıkılıyor ve akıllarina başka bişey de gelmiyordu.
Reklam
Zaman...
Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır, zamandır. Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır ama bunlar hicbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanin bu garip kısalığı ve uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir.
Aydınlanmaya giden yol affetmekten geçiyordu.
Her şey mümkündür, imkansiz biraz daha zaman alır.
Her gün saat on bire doğru, anayollarda, genç erkek ve genç kızlardan oluşan bir kalabalık geçit yapıyor, işte ozaman büyük, felaketlerin ortasında büyüyüp duran şu yaşama tutkusu hissedilebiliyor. Eğer salgın yayginlasirsa mora de yaygınlaşacak. Mezarın yanı başında Milano usulü çılgın eğlencelere bile rastlayacagiz neredeyse.
Sayfa 124Kitabı okudu
Yöneticilerin en kötü durumdan korktukları ve felaket altındaki halkın isyana kapılması durumunda alınacak önlemleri düşündükleri bir gerçekti. Gazeteler sokağa çıkma yasağını yineleyen ve karşı gelenleri hapis cezasıyla tehdit eden kararnameler yayınlıyordu. Devriyeler kentten kol geziyordu.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Doktor penceresinden değişikliğe uğramamış kentine bakarken,endişe diye adlandırılan, gelecek karşısında içinde hafif bir tiksinme duygusunun doğduğunu henüz hissetmeye başliyordu. Bu hastalıkla ilgili bildiklerini kafasinda toparlamaya çalışıyordu. Belleğinde sayılar uçuşuyordu ve tarihin gördüğü otuz kadar büyük vebanın yaklaşık yüz milyon kişinin ölümüyle sonuçlandığını aklında geçiriyordu.
Vebalar da, savaşlar da insanı hazırlıksız yakalar.Kentliler kadar Doktor Rieux de hazırlıksızdı; bu durumda onun kararsızlığını anlamalıydık. Onun endişe ve güven arasında sıkışıp kalmasınıda anlamalıydık. Bir savaş patladığında insanlar," Uzun sürmez bu, çok aptalca!" derler. Ve kuşkusuz bir savaş çok aptalcadır,ancak bu onun uzun sürmezsini engellemez. Budalalık hep direnir.
Teşhis...
Rieux düşünuyordu. Bürosunun penceresinden körfesin uzağında bir boğaz gibi kapanan taşlı yalılara bakıyordu. Mavi rengine karşın gökyüzünün saatler akşama doğru ilerledikçe yumuşayan solgun bir pırıltısı vardı. "Evet Castel," dedi," neredeyse inanması olanaksız. Ama açıkça bu Veba gibi duruyor."
Fareler olayında iyice çenesi düşük davranan basın artık tek söz etmez olmuştu. Çünkü fareler sokakta, insanlar evlerinde ölür. Ve gazeteler yalnızca sokakla ilgilenir. Ancak valilik ve belediye konu üzerinde düşünmeye başlamışlardı. Doktorlarin her birinin iki-üç vaka dışında bir bilgisi olmadiği sürece kimse kılını kıpırdatmayı düşünmemişti. Ancak sonunda birisi hesap yapmayi akıl etti.Hesap sonucu içler acısıydı.
Acı içindeki hastaların kanları akıyordu. Ancak lekeler karın ve bacaklarda beliriyordu, bir yumrunun irinlenmesi duruyor, sonra yeniden başlıyordu. Çoğunlukla hasta berbat bir koku icinde ölüyordu.
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.