Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Metehan

Kaçaznuni'nin Saptamaları
Taşnak Hükümeti'nin ilk başbakanı özellikle şu saptamalarda bulunuyor: - Kayıtsız şartsiz Rusya'ya bağlanmışlardı. - Türklerden yana olan güç dengesini hesaba katmamışlardı. - Tehcir kararı amacına uygundu. - Türkiye, savunma içgüdüsüyle hareket etmişti. - Ermenistan'da Taşnak diktatörlüğü kurmuşlardı. - Müslüman nüfusu katletmişlerdi. - Ermeni terör eylemleri Bati kamuoyunu kazanmaya yönelikti. - Taşnak yönetimi dışında suçlu aranmamalıydı. - Taşnak Partisi'nin artık yapacağı bir şey yoktu, intihar etmeliydi. Evet, bütün bu saptamalar, Ermenistan'ın ilk başbakanı, Taşnaksutyun Partisi'nin kurucusu Kaçaznuni'ye ait.
Sayfa 10 - Kaynak YayinlariKitabı okuyor
Reklam
Geldikleri gibi giderler!
Cevat Abbas'la trenden inip garın iskelesine yöneldiğinde canını çok acıtan bir manzarayla karşılaştı. Yetmiş üç gemiden oluşan düşman donanması, aynı dakikalarda Boğaz'a giriş yapmış ve Boğaz'ı agır agır geçmeye başlamıştı. Boğaz'ın karşı kıyısında toplanan azınlıkların coşku dolu kutlama sesi kulağına kadar geliyor, gençliğini geçirdiği bu şehrin artık kendi şehri olmadığını kabullenmek zorunda kalması ruhunda derin bir ızdıraba sebebiyet veriyordu... ... Boğazda süzülenler arasında Yunan gemileri de olduğunu görünce daha fazla dayanamayıp güverteye çıktı ve dimdik ayakta durarak beklemeye başladı. Komutanını bu halde yalnız bırakmak istemeyen Cevat Abbas, manzaranın yarattığı hezeyan hissiyle yanına ilerlediğinde Mustafa Kemal'in ağzından dökülen bir cümle işitti: "Geldikleri gibi giderler!".
Sayfa 63 - Masa KitapKitabı okuyor
Türk ve Arap kavimleri üzerine
Mustafa Kemal, Beyrut'a sürgün edilmişti. Görev bölgesi Yafa'da bir yüzbaşı, Türkçe bilmeyen Arap askerlerine müdahelede bulunan çavuşu azarlar: "Sen nasıl olur da kavmi necip Arap'a bağlı, Peygamber Efendimizin mübarek soyundan olan bu çocuklara sert davranır, onların kalbini kırarsın? Kendini bil, sen onların ayağına su dökmeye layık değilsin." Arap milletini Türk milletinden üstün gören yüzbaşının tavırlarına dayanamayan Mustafa Kemal der ki: "Buna hakkınız yok. Bu erlerin bağlı bulunduğu Arap kavmi necip olabilir. Fakat senin, benim ve çavuşun da mensup olduğumuz kavmin büyük ve asil bir millet olduğu asla inkar edilemez bir gerçektir" Bunun üzerine yüzbaşı susar ve mesele kapanır. Fakat Mustafa Kemal'in zihni susmuyordu. O gün çok önemli bir hissiyatın farkına varmıştı. Türklüğü bütün soyluluğuyla tanımak ve tanıtmak gerektiğini anlamıştı. Bu gerçeğe bütün Türklerin inanması, bununla övünüp kendine güvenmesi için çabalamak gerektiğini ülkü bilmişti.
Sayfa 52 - Masa KitapKitabı okuyor