Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Günebakan

Günebakan
@Meftunnnnnnn
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım... (Sabahattin Ali)
Sabitlenmiş gönderi
“Rüyamda bir ayçiçeği tarlasındaydım,” dedi Füsun.
Sayfa 99 - YKYKitabı okudu
Reklam
MEKTUP II
Bu şehirde ikimiz birden nefes alıyoruz Yoksa neye yaradı bu garip şehir? . Sait Faik ABASIYANIK
Sayfa 64 - Kırmızı KediKitabı okuyor
Çelme Hikâyesi
“Çelme” öyküsü 15 Haziran 1940’ta Varlık’ta yayımlanır ve sıkıyönetim mahkemesinde reis “yazdığın hikâyede emir erinin ayağına çelme taktırmışsın. Emir erinin elindeki dolmalar yere dökülmüş. Öyle yazmışsın. Bunun manası nedir?” diye sigaya çeker yazarı. Şair ve çevirmen Sabri Esat Siyavuşgil de derginin sorumlu yazı işleri müdürü olduğu için, o da davalıdır ve sorgu sırası kendisine gelince şunları söyler: “Sait Faik, küçük insan hikâyeleri yazmaktan öte bir gayret içinde olmayan, kendini siyasetsiz insana odaklamış, kendi halinde yalnız bir hikâyecidir. İçine kapanık, yalnız bir hikâyeci…” Ceza almaz almasına da tedirginliği katlanarak artar Sait’in.
Sayfa 45 - Kırmızı KediKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey “ . Sait Faik ABASIYANIK
Sayfa 10 - Kırmızı KediKitabı okuyor
232 syf.
·
Puan vermedi
·
56 günde okudu
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati
8.3/10 · 13,2bin okunma
Reklam
Öyle bir şey ki, insan, ‘artık sonuna gelmiş olsam bile beklemeye değmiş,’ diyebilmeli.
Sayfa 57 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Drogo, insanların her zaman birbirlerinden uzakta olduklarını fark etti, birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor, hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu; bir insan acı çektiğinde, duydukları sevgi ne denli büyük olursa olsun, diğerlerinin bu yüzden acı çekmediklerini ve yaşamdaki yalnızlığı işte bu durumun oluşturduğunu fark etti.
Sayfa 193 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Hatta, ruhunun derinliklerinde, yaşamında büyük değişikliklerin böylece bertaraf edilmiş olmasından ve eski alışkanlıklarına aynen kavuşmaktan doğan utangaç bir hoşnutluk bile vardır.
Sayfa 166 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
320 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
A-71
A-71İskender Pala
7.5/10 · 1.898 okunma
Babil Kulesi’nin Yahudi geleneğinde düşmanı temsil ettiğini biliyordu.
Sayfa 254 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Endülüs’ü yıkanlar Müslümanlardan ele geçirdikleri kitapları tercüme edip kendi isimlerini yazarak bilimde ve sanatta rönesansı gerçekleştirmişlerdi.
Sayfa 251 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Nefilim nedir?
Nefilim, Nuh peygamber zamanına kadar yeryüzünde yaşamış dev varlıklara deniyordu. Tevrat’ın anlattığına göre melekler yeryüzüne inince insanoğlunun güzel kızlarıyla yatmışlar ve nefilimler doğmuştu.
Sayfa 244 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Önde birileri bir yeniçerinin kellesini sırığının ucuna takmış sallıyordu. Oğul Sobieski ona niçin böyle yaptığını sorduğunda adam bunun Türkkenpopanz olduğunu, evlerde bulunmasının cinleri şeytanları ürküttüğünü söyleyiverdi. Joseph Viyana’daki hemen her çocuğun küçükken öğrendiği bu Türk Umacısı geleneğinin nerelere dayandığını gözleriyle görerek anlayıverdi. Viyana müzesinde sayısız Türk kafatası bulunmasını da izah ediyordu bu. Beç ahalisinin başta Hüseyin Paşa olmak üzere sayısız Türk şehidinin kafataslarını birer tılsım diye mezarlarından çıkarıp evlerinin duvarlarına asma âdeti yeni yeni başlayacak olmalıydı. Daha sonra Avrupa topraklarında Türklerin boşalttığı yerlerdeki camilerin hazirelerinde yatan ölülerin kafatasları da böyle böyle evlerin duvarlarına taşınacaktı. Savaşta ölen bir Türk’ün kafa derisi yüzülerek içi samanla doldurulup Türk umacı diye çocukları korkutmak yahut Türk kemiklerini muska gibi yakalarına, başlıklarına, uçkurlarına takmak… Hepsi bu âdetin azdırılmasıyla ortaya çıkmış olmalıydı. Avusturya tarihleri Karlstadt Kalesi inşa edilirken sur duvarına 900 Türk kafatası konulduğunu övünerek yazıyordu.
Sayfa 213 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İsa bizim Kuzu’muzdur Bay Stoye. Evangelistler o Kuzu’nun yeniden dünyayı teşrifi ve neslini devam ettirmesi adına gelinler hazırlamak zorundadır. Yeryüzünde yeterli Evangelist ve yeterli gelin hazır olduğunda Kuzu gökten inecek ve gelinlerden biriyle evlenip Babil’de Tanrının imparatorluğunu kuracak. Bunun için Babil’in kan, acı, sefalet, şiddetle tarumar edilmesi gerekmektedir. Babil topraklarında yaşayan biri olarak ortalığın toz duman oluşuna şaşırmamalısın.
Sayfa 134 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Musa Tur-ı Sina’da Tanrı’dan On Emir’i aldığında bizimkiler altından bir buzağı yapmışlar, ona tapıyorlardı. O güne kadar kimseye zarar vermeyen çöl sürüngenleri birdenbire atalarımızı sokup öldürmeye başladılar. Akrepler, yılanlar, kertenkeleler, kabuklular… Musa dağdan dönünce, ‘Tamam,’ dediler, ‘senin tanrına inanacağız, kurtar bizi bu beladan!’ Musa buzağıyı parçaladı, madenlerini eritip tunçtan bir yılana çevirdi; asa olarak. Yılanı öpene artık sürüngenler ilişemedi. Sonra da karınlarını doyursunlar diye her gün manna ve selva inmeye başladı. Onlar İlâhî birer sembol idi.
Sayfa 132 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İbrahim sûresinin 48. âyetinde buyurulmuştur: ‘Bir gün gelecek yer başka bir yere, gökler başka göklere dönüştürülecektir.’ Zamanın dürülmesini Sevr mağarasının girişine ağ ören örümcek yahut yuva yapan güvercin misalinde de birebir görürüz. Çünkü her ikisinin de o anda orada bulunuşu —örümceğe ağ örecek, güvercine de yuva kuracak zamanın dürülmesi bir yana— Resûlullah ile Sıddık olan dostunu âdeta zamanda başka bir boyuta taşımış ve müşriklerin zamanından uzaklaştırmıştı.
Sayfa 107 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
1.154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.