#54639601#52081651
Şiir aşığı.
İsmet Özel, Oğuz Atay
Benim harcım değil bir yar sevmek gizliden. Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak.
Siz farkında mısınız Bilmiyorum ama her geçen gün insanlar çaresizliklerinden kendini ve ailesini de intihara sürüklüyor. Bunu ne psikoloji ne sosyoloji yada başka bilim açıklayabilir. Bizim başımıza gelmeyince susuyoruz, alışıyoruz yokmuş gibi davranıp kaçıyoruz bize yakışanı yapar gibi...
MEHMET YEŞİLBAŞ
Siz farkında mısınız Bilmiyorum ama her geçen gün insanlar çaresizliklerinden kendini ve ailesini de intihara sürüklüyor. Bunu ne psikoloji ne sosyoloji yada başka bilim açıklayabilir. Bizim başımıza gelmeyince susuyoruz, alışıyoruz yokmuş gibi davranıp kaçıyoruz bize yakışanı yapar gibi....
MEHMET YEŞİLBAŞ
Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
NECIP FAZIL KISAKÜREK
SEVMEK DE YORULUR
Sevmek de yorulur sevdiceğim.
Nedeni olmayan bilinmezlikler içinde...
Sevmek de yorulur yeşil gözlü can tanem.
Gecenin içinden kopan çığlık sesleri...
Sevmek de yorulur can tanem.
Hayalin vururken gecenin mehtabına.
Sevmek de yorulur geleceğim.
İstanbul'un gecelerinde seni duyarken.
Sevmek de yorulur gönlümün gönlüme değdiği Kadın.
Gönül yorgunuysam kalbinin kapılarındayken.
Sevmek de yorulur ömrüne her şeyimi verdiğim.
Eğer görmüyorsan sana duyuşlarımı.
Sevmek de yorulur kalbime hükmedenim.
Yüzün vururken gözlerime dilim ‘lal’ken
Sevmek de yorulur inci tanem.
Varlığın dünyada cenneti yaşatan sevgili...
MEHMET YEŞİLBAŞ
YALNIZLIK
Yalnızlıklar şehrinden yazıyorum sana.
Umudun azaldığı hayallerin çoğaldığı bir zamandan...
Anımsıyorum bu aralar bendeki seni.
Sevinçlerini, gülüşlerini, bakışlarını...
Özlüyorum eski günlerdeki gibi teninde kaybolduğum vakitleri...
Islanıyor mintanım ‘Nisan’ yağmurlarında.
Kayboluyorum sensizliğin girdabında
Seni duymak istiyorum kalemim de şiir defterimde.
Ama boş uğraş benimkisi...
Bazı adanmışlıklar üzerine seyrediyor hayatımız.
Zamanın keşmekeşliği ardımız sıra...
Durduramıyorum zamanı.
Adın dilime 'lal' ken yalnızlığınla yeğliyorum akşamı.
Yaşanmış insan manzaraları görüyorum.
El ele olan sevgililer, sahilde yürüyen çiftler.
Hayatın tam merkezine koymak istiyorum seni.
Sanıyorlar vuslat yan yana olmak.
Onlar asla bilmiyor ki sevdam vuslat yalnız kalmaktır.
MEHMET YEŞİLBAŞ
YALNIZLIK
Yalnızlıklar şehrinden yazıyorum sana.
Umudun azaldığı hayallerin çoğaldığı bir zamandan...
Anımsıyorum bu aralar bendeki seni.
Sevinçlerini, gülüşlerini, bakışlarını...
Özlüyorum eski günlerdeki gibi teninde kaybolduğum vakitleri...
Islanıyor mintanım ‘Nisan’ yağmurlarında.
Kayboluyorum sensizliğin girdabında
Seni duymak istiyorum kalemim de şiir defterimde.
Ama boş uğraş benimkisi...
Bazı adanmışlıklar üzerine seyrediyor hayatımız.
Zamanın keşmekeşliği ardımız sıra...
Durduramıyorum zamanı.
Adın dilime 'lal' ken yalnızlığınla yeğliyorum akşamı.
Yaşanmış insan manzaraları görüyorum.
El ele olan sevgililer, sahilde yürüyen çiftler.
Hayatın tam merkezine koymak istiyorum seni.
Sanıyorlar vuslat yan yana olmak.
Onlar asla bilmiyor ki sevdam vuslat yalnız kalmaktır.
MEHMET YEŞİLBAŞ
Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
Yağmur mahvoluyor çarparak
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
silkiniyor vuran her damlayla
İSMET ÖZEL(Sebeb-i Telif)
Bir milleti yok etmek isterseniz, askeri istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kafidir.
PEYAMİ SAFA
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen
ADİL ERDEM BAYAZIT
Gözlerinde gök sancısı
İçlerinde okyanus uğultusu uzun mızraklarla
yararak karanlığı
Gelip dayandılar şehrin sivrilmiş tırnaklarına
Çarpık dudaklarıyla kırpılmış saçlarıyla
Soyguna uğramış yüzleriyle
Barbar ellerin işgal ettiği sonra terk ettiği
Harabe kadınlar
Gidip gidip gelirlerdi camekanlı çarşıda
Bu kirazı kim yer kim satar
Hangi savaştan arta kalmış bu çocuklar.
ADİL ERDEM BAYAZIT
insan
eşref-i mahlûkattır, derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
İSMET ÖZEL
Acını yaşa
Öfkeni yaşa
Ve seyret
Kendini sakın bastırma
Öyle su üste akan yaprağa bakar gibi bak
Uzanıp onu almaya kalkışma
Kendini suçlama, başkalarını da suçlama
Olacak olandan kaçınamazsın
O yüzden hiç bastırma kendini
Çünkü insan, bastırdığı duygunun esiri olur
Cahit Zarifoğlu
Yine aldım kalemi yazdım adını kağıtlara, duvarlara, gökyüzüne en önemlisi de kalbime. Oraya yazınca silinmiyormuş. Ayrılık ayı da yolda sevdam. Hesapladım yirmi iki dakika var yalancı 'Eylüle'. Eylül, bana giden sevgiliyi!, yolda kalmış yolcuyu, sükut- hayali, dalından koparılmış yaprağı anımsatır. Yaradanın baki sevmelerin fani umudun sahi oldugu dünyada. Seni bulmaktı hayatım
MEHMET YEŞİLBAŞ
Bazı adanmışlıklar üzerine seyrediyor hayatımız. Zamanın keşmekeşliği ardımız sıra... Durduramıyorum zamanı. Adın dilime 'lal' ken yalnızlığınla yegliyorum akşamı. Yaşanmış insan manzaraları görüyorum, el ele olan sevgililer, sahilde yürüyen çiftler. Hayatın tam merkezine koymak istiyorum seni. Sanıyorlar vuslat yan yana olmak, onlar asla bilmiyor vuslat;yalnız kalmaktır
MEHMET YEŞİLBAŞ