Postmodernizmin gerçekliği özneler arası (inter-subjectivism) tecrübelere ve toplumsal inşa süreçlerine (social constructivism) indirgeyen anti-realizmi ile nihilizmin omuz omuza verdiği yer burasıdır. Zira hiper-modernite çağında hakikat ve doğru diye bir şey yoktur; sadece tercihler vardır. Daha iyi ya da daha kötü diye bir şey yoktur; sadece farklılık (lar) vardır. Her şey bir tercih, seçme hürriyeti, farklı tarzlar ve yaşam biçimleri olarak meşrulaştırılabilir. Çağın mottosu "carpe diem"dir: Gününü gün et, anın tadını çıkar! İyimser bir yorum yaparak Romalı şair Horatius'un bu ifadeyle İbn Arabî'nin "ânın evladı" (ibnü'l-vakt) olmak mânâsına yakın bir şeyi kast ettiğini düşünebiliriz. Fakat modernitenin ânı, kadim zamanların ânından farklıdır. Ân, artık sonsuzluktan bu dünyaya uzatılmış bir buket değil, kendi başına sonsuzmuş gibi zevk alınması salık verilen seküler bir zaman dilimidir..
Orhan Veli'den Dalga şiirini dinlemeden önce bi sahile inelim mi ya? sorusunun kuvvetinden güç alarak martının biriyle iniverdik Üsküdar'a. Denizin kenarında yürümenin insanda anjiyo etkisi uyandırdığı sizin de malumunuz. Etabi bu yürüdüğünüz kişiyle de ilgili. Sanki dalga, köpük, taş, ağaç da o sohbetin bir parçası gibi hissediyor
Ebû Amred-Dimaşki şöyle der: "Tasavvuf dünyaya, kusurlu bir gözle bakmaktır. Her türlü noksandan múnezzeh olanı görmek için, bütün kusurlara karşı gözü kapamaktır."