Pöffff içimden bir ses çantanın sağlam bir yıkamaya ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Diye homurlandi annem dikkatini yatağın ayakucunda yerde duran çantama yönetirken."Birdenbire böyle hasta olmayı nasıl başardın Ruby?" S. 39
İstanbul'u dışında geçen hayat ne hoştur! Bunu ancak yaşayan bilir. Bir taraftan kasabanın ileri gelenleri, okumuşlar filan! Öbür taraftan memurlar, subaylar, öğretmenler...sonra kasabanın çift çubuk sahibi yerli ahalisi... s.47
"Tüm ogleden sonrasini birbirimize yapışmış şekilde bir sürücizgi filmi izleyerek gecirdik. Ikindi kahvaltusinda meyve sularimizi bir cok defa degiş tokuş ettik. Daha sonra ona tekerleme söylettim: "Pınarbaşı plajlarinda parlak palmiyelet patır patır patlamiş!"s.23
"On saniye sonra sınıfın kapisi büyük bir gümbürtüyle arkamdan kapanmıştır. Koridorda usulca ıslık çalıp elimdeki araba anahtarını çevirerek yürümeye başladım. Arabada tek başıma oturmak çok eğlenceli olacaktı belki ama en azından hakkımda konuştuklarını duymayacaktim."s.57
"Hepimiz çevresinde toplandık. Ben, Catherine'in başının üstünden bakınca,yürüyecek, konuşacak kadar büyük, üstü başı lime lime, kara saçlı, pis bir çocuk gördüm. Yüzü da onun Caterineden büyük olduğunu gösteriyordu fakat ayaküstü bırakılınca etrafına şaşkınca bakındı, hiçbirimiz anlamadığı bir şeyler mırıldandı durdu".s.35
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201841,9bin okunma
"Benim başıma da bunu gelmesinden ÇOK korkmuştum. Her gece kollarım ve bacaklarım hala sıkı sıkı durup duymadığına bakıyordum. Rodrick sürekli beni korkutmanın yollarini buluyordu. sayfa 127
