Gerçek aşk sahte aşkın bedelini ödüyordu. Ne yazık ki erkekler aldatmanın ilk darbelerinin genç bir kadının ruhundan çiçekleri nasıl söktüğünü öğrenmedikçe bu mantıksızlığa sık rastlanacak.
Günümüzde kötülüğün önünde hiç eğilip bükülmeyen, doğru yoldan en ufak bir sapmayı dahi suç olarak değerlendiren o dürüst insanlara, o güçlü iradelere her zamankinden daha az rastlanıyor.
İlkeler yoktur, sadece olaylar vardır; yasalar yoktur, sadece koşullar vardır ve üstün insan onları yönlendirmek için bir araya getirir. İlkeler ve yasalar sabit olsaydı, halklar onları bizim gömlek değiştirdiğimiz gibi değiştirmezdi.
Tanrı bize kıyamet gününde orada olmamak gibi kötü bir şaka yapması halinde bu iyi niyetli insanların yüzlerinin nasıl buruşacağını şimdiden görür gibiyim.
Belki de bazılarının birlikte yaşadıkları insanlardan elde edebilecekleri hiçbir şey yoktur; onlara ruhlarının boşluğunu gösterdikten sonra, onlar tarafından hak edilmiş bir acımasızlıkla gizlice yargılandıklarını hissederler ama mahrum kaldıkları pohpohlanmalara karşı konulmaz bir ihtiyaç duyarak ya da kendilerinde var olmayan niteliklere sahipmiş gibi görünme azrusuyla çırpınarak, bir gün gözden düşmek pahasına da olsa tanımadıkları kişilerin saygısını ve gönlünü kazanmayı umarlar.
Belki de her şeyi, her şeye gerçek bir alçakgönüllülükle, zaaflarıyla ya da kayıtsızlıkla katlanan birinin sırtına yüklemek, insan doğasının ayrılmaz bir parçasıdır.
Sağda solda günahların ve erdemlerin yüce ve görkemli kıldığı kederlere rastalnır; bencillikler ve çıkarlar bu kederlerin görüntüsü karşısında bir an duraksar, bir acıma duygusuna kapılır, ama yaşanan bu duygu hızla tüketilen leziz bir meyvenin verdiği haz gibidir.