Umutsuzlukla mücadelede öğrenilmiş çaresizliğin üstesinden gelebilmek önemlidir. Ve bunun da yolu ufacık da olsa ilk adımı atmaktır. Diyelim ki derslerine çalışamıyorsun, sınavlara hazırlanamayacağını düşünüyorsun, umutsuzsun. Önerim: Saatlerce çalışmayı hiç gözün kesmiyor olabilir ama en azından beş dakika çalışabilirsin. Beş dakika ile başla! İnan ki o ilk adımın sihirli bir gücü var. Derken o ilk beş dakikadan sonra, içinden on dakika çalışmak gelir. Böylelikle yavaş yavaş ilerlemeye başlarsın.
İçinizden gülümsemek gelmiyorsa ya gülümsemek için kendinizi zorlayın yahut da neşeli bir şarkı mırıldanın, şarkı bilmiyorum deyip de orada kalmayın, sevdiğiniz bir şeyler vardır, bu hayatta onu yapın. Yürüyün, kitap okuyun, bir dosta telefon edin, bir trene binip hedefsiz yolculuklara çıkın, yeni yüzler tanıyın, sevdiğiniz bir hayvanla hemhâl olun... Bunlara da bahane buluyorsanız gözlüğünüzü değişitirin. Dünyaya kapkara gözlüklerle bakmaktan vazgeçin. Çünkü sizi mutlu eden şey, ne olduğunuz, ne yaptığınız değil sizin kendinize ve yaptıklarınıza nasıl bir değer verdiğiniz, nasıl baktığınızdır. Lincoln diyor ki: "İnsanların çoğu, mutluluğu dışarıda arar; oysa mutluluğun kaynağı insanın kafası, kalbi ve gözüdür." Gerçekten de bizi mutsuz eden şey dışarıda değil ki onu orada arıyoruz. Diken, battığı yerden çıkar.