"Buralara nereden geldiğimi biliyorum, gidecek daha çok yolum olduğunu da biliyorum ve gerekirse dizlerimin üstünde sürünerek de olsa oraya gideceğim" Martin Eden
Martin Eden ; kendisine hayran bırakan bir azim, kendine inanmanın ne kadar görkemli bir şey olduğunu bizim kalbimize yerleştiren ve insanın öğrenmek için azimle okumanın, kitapları incelemenin, objektif yorumlamalarda bulunmanın okuldan daha önemli olduğunu ispatlayan bir karakter.
Kitabın arka kapağına göz attığımda aşk romanı olabileceğini düşünmüştüm...Açıkçası beni çok çeken kitap türü olduğunu söyleyemem... Martin Eden kesinlikle bir aşk romanı sayılamaz... Evet aşk başarıya ulaşmasını körükleyen yegane unsur oldu Martin'in hayatında... Ancak kitap bize burjuvazi hayatı, sınıf farkını, sınıf farkının insanın önüne nasıl geçtiğini ve aslında içine işleyerek kendisini de yargılattığını gösteriyor. Ancak Martin en başından beri kendisine güvendi, başarısızlıklarından pes etmedi aksine daha fazla öğrendi...Zorluklara, açlığa ve etrafındaki insanlara rağmen kendine inandı... Ancak hedefine ulaştığında hissettikleri aslında kitabın temel teması benim için....
Dostluk, arkadaşlık, yardımlaşma, mutluluk... Şöhret yokken, parasızken, açken yaşadığı hayat ve düşünceleri ve insanların bunları yakaladıktan sonra Martine davranışları...
Martinin beyninde yankılanan "Ama o kitaplar yazılmıştı" sözü ve bu sözün yarattığı psikolojik yıkım...
Keyifli okumalar dilerim