Gerçeklik, amansız bir kuvvetle ve enerjimizi tüketen, inanç ve neşe
kabiliyetimizi darmadağın eden bir şiddetle dört bir yandan bastırıyor. Dünya gerçekliğin gürültüsünden sağır oluyor ve sürekli
büyüyen bilgi uyumsuzluğu, dezenformasyon, bitmeyen savaşlar gözlerimizi yakıp doyuruyor. Eylem, yerini, dikkat dağınıklığına bırakmış. Ekranlara bakarken kendimizi kayıp ve yalnız hissediyoruz.
Bir şeye inanmak, bağlanmak, bizi gerçekten yaşıyormuş gibi hissettirecek şekilde hayata devam etmek zor. Kurşun gibi ağır bir çağda, yokluk çağındayız. Neticede kendimizi sefil, kaygılı, biçare ve sıkkın hissediyoruz.