Atalay Tarı

Atalay Tarı
@Mr_Pict
Öğrenci
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Antalya, 27 April
12 reader point
Joined on August 2022
%26 (242/902)
Parlayan Sözler
Parlayan SözlerBrandon Sanderson
9.3/10 · 380 reads
Reklam
824 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 153 days
2022 Ağustos'unda, ilgilenecek yeni bir okuma materyali ararken Brandon Sanderson'ın "Kralların Yolu" adlı eserine sonunda şans vermeye karar verdim. Bu kitaba bu kadar geç şans vermemin sebebi kitabın benim için ideal olup olmadığı konusunda tereddütlerimin olmasıydı. Fakat arkadaşımın yoğun tavsiyeleri üzerine sonunda kitaba
Kralların Yolu
Kralların YoluBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2019500 okunma
“Alethkar'ı adam edeceğiz yeğenim,” dedi Dalinar yumuşak bir şekilde. “Yüceprensler Gavilar’a yeminler ettiler ama şimdi bu yeminleri görmezden geliyorlar. Eh, onların bunu yapmasına izin vermekten vazgeçmenin zamanı geldi. Biz bu savaşı kazanacağız ve Alethkar’ı da tekrar insanların imreneceği bir yere dönüştüreceğiz. Sadece askeri gücümüz yüzünden değil ama buradaki insanlar güvende olduğu ve adalet hüküm sürdüğü için. Ya bunu yapacağız ya da sen ve ben bunu yapmaya çalışırken öleceğiz.”
Sayfa 785 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Bir adamla dövüştüğün zaman, onun hakkında bir şeyler öğrenirdin. Düşmanların hassas ve dikkatli miydi? Saldırgan ve zorba bir şekilde, kabadayılık yaparak mı hareket ediyorlardı? Seni kızdırmak için küfürler savuruyorlar mıydı? İnsafsız mıydılar, yoksa belli ki kendinden geçmiş olan bir adamı yaşaması için bırakıyorlar mıydı? Parshendilerden etkilenmişti. Düzinelercesiyle dövüştü; her birinin biraz farklı bir dövüşme tarzı vardı. Görünüşe göre onun üstüne bir kerede sadece iki ya da dört tane gönderiyorlardı. Saldırıları dikkatli ve kontrollüydü, her çift bir takım hâlinde çalışıyordu. Ona yeteneğinden dolayı saygı duyuyormuş gibi görünüyorlardı. En etkileyici olanı da, yaralı olan Teft ya da Skar’la dövüşmekten kaçınarak, bunun yerine Kaladin, Moash, ve en fazla beceriyi gösteren diğer köprücülere odaklanıyormuş gibi görünüyor olmalarıydı. Bunlar onun beklediği vahşi barbarlar değillerdi. Bunlar Kaladin’in Alethilerin pek çoğunda olmadığını gördüğü şerefli bir savaş meydanı ahlakına sahip olan profesyonel askerlerdi. Kaladin her zaman Harap Ovalar’daki askerlerde bulacağını umduğu şeyi onlarda bulmuştu. Bu anlayış onu sarstı. Kendini onları öldürürken bile Parshendilere saygı duyarken buldu.
Sayfa 762 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Bir Fırtınaışığı sızıntısı Kaladin’in kolundaki yarayı kapattı. Mızrağını önünde tutarak gülümsedi. Mızrak uzun zaman önce yitirilmiş bir sevgilinin vücudu gibi tanıdıktı. KELİMELER, dedi bir ses ısrarcı bir şekilde; sanki doğrudan aklının içinde konuşuyordu. O anda, Kaladin hayret içinde ona asla söylenmemiş olduğu hâlde bunu bildiğini fark etti. “Kendilerini koruyamayanları ben koruyacağım,” diye fısıldadı. Parlayan Şövalyeler’in İkinci İdeal’i.
Sayfa 756 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
Parshendiler hevesli, kızgın, ölümcül görünüyordu. Kan istiyorlardı. Köprücülerin içine dalacaklardı, onları doğrayacak, paramparça edecekler; sonra da köprülerini ve cesetlerini de aşağıdaki boşluğun içine atacaklardı. Yine oluyor, diye düşündü Kaladin sersemlemiş ve perişan hissederek. Kendini dertop olurken buldu, tükenmiş ve sarılmıştı. Onlara yetişemem. Ölecekler. Gözümün önünde. Tukks. Öldü. Nelda. Öldü. Goshel. Öldü. Dallet. Cenn. Harita. Dunny. Öldü. Öldü. Öldü... Tien. Öldü. Kayalardaki oyuğun içinde büzülmüş yatıyordu. Uzaklardan savaş sesleri geliyordu. Ölüm etrafını çevrelemişti. Bir anda yine oradaydı, günlerin o en korkunç olanında.
Sayfa 751 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
“Geçen sefer ne oldu?” diye bağırdı Kaladin. “Öğrendim! Tekrar bir aptal olmayacağım!” Bu onu eziyormuş gibi geliyordu. Sadeas’ın ihaneti, kendi yorgunluğu, o kadar çok kişinin ölümü. Bir an için yine oradaydı; Amaram’ın hareketli üssünde dizlerinin üstüne çökmüş, arkadaşlarının en sonuncusunun da katledilişini izliyordu; onları kurtarabilmek için çok zayıf ve yaralıydı. Titreyen bir elini alnına uzatarak oradaki terle ıslanmış damgayı hissetti. “Sana hiçbir borcum yok, Kholin.” Ve babasının sesi fısıldayarak cevap veriyordu. Birileri başlamak zorunda, oğlum. Birileri öne çıkmalı ve doğru olan şeyi, doğru olduğu için yapmak zorunda. Eğer kimse başlamazsa, o zaman diğerleri de onu takip edemez. Dalinar Kaladin’in adamlarına yardım etmek için gelmiş, o okçulara saldırarak Köprü Dört’ü kurtarmıştı. Açıkgözler yaşamı umursamıyor, demişti Lirin. O yüzden de ben umursamak zorundayım. O yüzden de biz umursamak zorundayız. O yüzden de sen umursamak zorundasın... Ölümden önce yaşam. Çok sık başarısız oldum. Yere devrildim ve ayaklar altında ezildim. Zayıflıktan önce güç. Bu arkadaşlarımı götürdüğüm şey ölüm olur... Hedeften önce yolculuk... Ölüm ve doğru olan şey.
Sayfa 746 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Kaladin kendisine yapılmış olan şeyin korkunç olduğunu düşünmüştü. Ama burada, Sadeas duygusuzca açık ve koyugözlü binlerce adamı ölüme mahkûm etmişti. Müttefiklerini. Bu ihanet Kaladin’in üstünde köprünün kendisi kadar ağırlık yapıyordu. Onu eziyor, nefes alabilmek için çabalamasına neden oluyordu. İnsan için hiç umut yok muydu? Sevmeleri gerekenleri öldürüyorlardı. Eğer müttefikle düşmanın arasında bir fark yoksa savaşmanın ne faydası vardı, kazanmanın ne faydası vardı? Zafer neydi? Anlamsız. Kaladin’in arkadaşlarının ve tanıdıklarının ölümleri ne anlama geliyordu? Hiç. Bütün dünya bir sivilceydi; çürümüşlükle dolu, tiksindirici bir yeşil.
Sayfa 742 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Ama yine de, sözler havada asılı dururken, Dalinar suçluluk hissinin buharlaştığını hissetti; ölmekte olanların çığlıklarıyla uçup gitmişti. Gerçekten de bencilce bir duyguydu. Kendisinin farklı olmasını ister miydi? Evet, daha dikkatli olabilirdi. Sadeas’a karşı daha temkinli olabilirdi. Ama Kurallar’dan vazgeçer miydi? Bir gençken olduğu o aynı merhametsiz katile dönüşür müydü? Hayır.
Sayfa 740 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Etrafında ölüler yatıyordu. Pek çoğu yüzüstü düşmüş, Dalinar’ın kuvvetlerinden gelen oklar ya da mızraklarla sırtlarından vurulmuşlardı. Parshendilerin bazılar hayattaydı ama ölüyorlardı. Garip, akıldan çıkmayan bir şarkıyı fısıldayarak ya da mırıldanarak kendi kendilerine söylüyorlardı. Ölmeyi beklerken söyledikleri şarkıydı. Fısıltılı şarkıları Ruh’un Yürüyüşü’ndeki hayaletlerin lanetleri gibi yükseliyordu. Dalinar’ın Parshendilerden duyduğu tüm şarkıların arasında en çok beğendiği ölüm şarkısıydı. Yakınlardaki savaşın bağırışları, tangırtıları ve çığlıklarının içinden geçerek duyuluyormuş gibiydi. Her zaman olduğu gibi, her Parshendinin şarkısı diğerlerinin söylediği şarkılarla mükemmel bir şekilde uyumlu gidiyordu. Sanki her birisi çok uzak bir yerlerden gelen aynı melodiyi duyabiliyormuş ve kanlı, köpüklü dudaklarının arasından hırıltılı nefesleriyle ona eşlik ediyormuş gibiydiler. Kurallar, diye düşündü Dalinar, savaşmakta olan adamlarına doğru dönerken. Asla kendin yapamayacağın bir fedakârlığı adamlarından isteme. Asla adamlarını savaşmayı reddedeceğin koşullarda savaşmaya zorlama. Asla kendin yaparak ellerini kirletmeyeceğin bir hareketi yapmasını adamlarından isteme. Kendisini berbat hissediyordu. Bu iyi değildi. Bu şanlı değildi. Bu güç, kuvvet ya da hayat değildi. Bu iğrenç, tiksindirici ve korkunçtu.
Sayfa 735 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Reklam
Köprülerine ulaştılar ve sıraya girdiler, kalkanları kullanılacakları zamana kadar yan taraflardaki tutacaklara asmışlardı. Onlar köprüyü kaldırırlarken bir anda diğer ekiplerden bir tezahürat yükseldi. “Bu yeni,” dedi Teft Kaladin’in sol tarafından. “Sanırım sonunda bizim ne olduğumuzu fark ettiler,” dedi Kaladin. “Neymiş o?” Kaladin köprüyü omuzlarının üstüne yerleştirdi. “Bizler onların koruyucusuyuz. Köprü ileri!”
Sayfa 725 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
“Sanırım senden suçluluk hissetmemeni istemek çok fazla olur,” dedi Navani. “Kendine eğilme izni veremez misin, sadece birazcık?” “Yapabileceğimden emin değilim. Özellikle de şimdi. Neden olduğunu açıklamak zor olur.” “Deneyemez misin? Benim için.” “Ben... Ben aşırılıkların adamıyım, Navani. Bunu daha gençken keşfettim. Tekrar tekrar öğrendim ki, bu aşırılıkları kontrol etmenin tek yolu hayatımı bir şeylere adamak. İlk önce bu Gavilar’dı. Şimdi ise Kurallar ve Nohadon’un öğretileri. Onlar kendimi bağlama yöntemim. Kontrol etmek ve sınırlandırmak için bir ateşin etrafının çevrelenmesi gibi.” Derin bir nefes aldı. “Ben zayıf bir adamım Navani. Gerçekten de öyle. Eğer kendime birkaç adım gitme izni verirsem, bütün sınırlarımı delip geçiyorum. Beni güçlü tutan şey, Gavilar’ın ölümünün ardından geçen bu yıllarda Kurallar’ı takip etmenin etkisi. Eğer bu zırhta birkaç çatlak oluşmasına izin verirsem, yine bir zamanlar olduğum adama dönüşebilirim. Bir daha asla olmak istemediğim adama...” Taht için kardeşiyle evlenmiş olan kadın uğruna öz kardeşini katletmeyi düşünmüş olan bir adam. Ama bunu açıklayamazdı; Navani için olan arzusunun bir zamanlar onu neredeyse yapmaya itmiş olduğu şeyi bilmesine izin vermezdi.
Sayfa 723 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
“Eğer aklımı kaybetmiş olsaydım, öyle olduğunu söyler miydim?” dedi Kaladin kabuk miğferi yıkamak için durgun bir su birikintisine doğru yürüyerek. “Bilmem,” dedi Lopen arkasına yaslanarak. “Belki. Sanırım deli olup olmadığının bir önemi yok.” “Deli bir adamı savaşta takip eder miydin?” “Tabii ki,” dedi Lopen. “Deliysen bile, sen iyi adamsın ve ben seni seviyorum. Adamı uyurken öldüren türden deli değilsin.” Gülümsedi. “Ayrıca, hepimiz her zaman delileri takip ediyoruz. Her gün açıkgözlerin peşindeyiz.”
Sayfa 684 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Ben ne yapabileceğim hakkında endişe etmeliyim, dedi kendi kendine. O diğer köprücüler benim sorumluluğumda değil. Teft Parlayanlar hakkında, idealler ve hikâyeler hakkında konuşuyordu. Neden insanlar gerçekte de öyle olamıyordu? Neden esinlenmek için rüyalara ve uydurmalara ihtiyaç duymak zorundalardı? Eğer kaçarsan... Bütün diğer köprücüleri katledilmeleri için bırakmış olacaksın, diye fısıldadı içinden bir ses. Onlar için de yapabileceğin bir şeyler olmak zorunda. Hayır! diye karşı çıktı. Eğer bunun hakkında endişe edersem, Köprü Dört’ü kurtarmayı başaramam. Eğer bir çıkış yolu bulursam, gidiyoruz. Eğer sen gidersen, dedi ses, onlar için kim savaşacak? Kimsenin umurunda değil. Hiç kimsenin... Babasının bütün o yıllar önce söylediği şey neydi? O doğru olduğunu hissettiği şeyi yapıyordu çünkü birilerinin başlaması gerekti. Birilerinin ilk adımı atması gerekliydi.
Sayfa 682 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.