Gizem Tosun

Gizem Tosun
@Muallimegizem
Öğretmen
Yüksek Lisans
Tekirdağ
80 reader point
Joined on March 2020
Geçmiş kuşakların ustası gönlünü vererek yarattığı üründen ötürü gurur duyar, sanatını yakın ilişki içinde bulunduğu çırağına en az birkaç yıllık bir sürede öğretir, bireyleşmiş olmaktan ötürü kendine saygı duyardı. Günümüz çalışanıysa, sistemi oluşturan mozaiğin yalnızca çok küçük bir parçası. Üstelik çoğu kez sistemin bütününden ya da sistem içerisindeki yerinden de haberdar değil. Bireyin sistem içerisindeki yerini hiçe indirgeyen böylesi bir dünyanın insanda yarattığı kopukluk bazen davranış bozukluklarına neden olmaktadır. Aslında çağdaş toplumların en önemli ruh sağlığı sorunu da budur!
Reklam
Allah'tan başka ilah tanıyana Allah her şeyi ilah kılar. Allah'tan başkasına kulluk edeni Allah her şeye kul eder.
İlginçtir ki, Kureyş müşriklenin tavrı günümüzde de devam ediyor. İslam'ın mücerret doğrularına karşı hassasiyet göstermeyen günümüz cahiliyesi, işbu doğruların sonuçları ilan edilmeye ve uygulanmaya gelince İslam'a olan husumetlerini açığa vurmaktan kaçınmıyor. Nitekim günümüzde kimse kimseyi bankaya para yatırmaya zorlamıyor yahut kimsenin namaz kılmasına karışılmıyor, kimsenin Allah'ın bir ve tek olduğunu beyan etmesine ses çıkarılmıyor denilmesine rağmen, Allah'ın bir ve tek olduğuna inanmanın İslam'ı bütünüyle yaşama sonucunu doğurduğu ortaya çıkınca bazı kesimlerde tedirginlik görülmeye başlıyor.

Reader Follow Recommendations

See All
Günümüzde iktisadi hayattan daha ciddi, üzerinde düşünmeye değer daha önemli bir olay kalmamış gibidir. Rızık kaygısı ön almış, her şey metalaşmış, alım satım konusuna dönüşmüştür. Hasbi davranış unutulmaya terk edildi. "Allah rızasından" bahisle bir talepte bulunmak yadırganır oldu. Komşuluk, dostluk ilişkileri bile çıkar ilişkilerine dayandırılıyor. Hatır-gönül, Allah rızası, hasbilik neredeyse unutulmuş, uzakta kalmış bir hatıra mesabesine indirgenmiştir.
İletişim araçlarının geçmişin hiçbir döneminde görülmediği biçimde çoğaldığı ve günlük hayatımızı doğrudan etkilediği bir dünyada, insanların fertler olarak iletişimsizlikten bu kadar yakındığı bir tablo ile karşılaşılıyorsa, bu işte de bir bozukluğun olduğunu teslim etmek zorundayız demektir.
Reklam
Afrika'da, Hindistan'da, Güneydoğu Asya'da, Güney Amerika'da, açlıktan kemikleri çıkmış bebelerin resmini çektirmek için yarışa giren ve bu yarışta binlerce lirayı bir kalemde sarf edebilen gazete ve dergilerin bulunduğu bir dünyada, bir en aç insanın fotoğrafını çeken foto muhabiri altın madalya ile taltif edilirken, fotoğrafı çekilen aç bebelerin sırtından para kazanabilen becerikli gazeteciler tebriklere boğulurken, aç insanların kendi halleriyle baş başa bırakılmasında bir bozukluk olsa gerek.
Halen beş milyara yakın insanın yaşadığı yeryüzünde, başka hiçbir ek faaliyete gerek duyulmaksızın mevcut nüfusun on mislini besleyebilecek seviyede bir üretim yapıldığı halde, milyonlarca insanın açlıkla pençeleştiği söylenirse ortada bir bozukluğun var olduğunu ileri sürmek için zeki olmak şart değildir. Üreticilerin, fiyatları düşürmemek için piyasaya mal arz etmekten kaçınıp stoklama yoluna tercih ettikleri bir dünyada, bir kısım insanların çıplak gezdiğini görünce, bu işin içinde bir bozukluk olduğunu söylemek için ekonomi tahsil etmeye de gerek yok.
...Oysa kentte insan kendi eserinin ortasında durmaktadır. Orada her şey insana faniliğini hatırlatmaktan geri durmaz. Üzerinde durup denizi ya da nehri seyrettiği köprü bizzat kendisinin eseridir ve asla bir kum çölünün ya da bir kayalık dağın temelini oluşturan bir yalçın kayanın dayanıklılığı türünden bir ebedilik hissini telkin etmez. Onun yıkıldığını görmeye belki kendisinin ömrü yetmeyecektir ama gene de insan bilir ki, bu köprü, bu bina, bu beton yapılar, şu caminin taş duvarları, caddenin asfaltı... gün gelecek, bir gün gelecek yıkılacaktır. Kendi gövdesiyse o kadar bile dayanamayacaktır. O, kendi inşa ettiği bu kentte bir sürgün olarak bulunmaktadır.
Bir ulusun ve uygarlığın çöküşünü umut makyajıyla gizleyebilmek için cesaret ve ustalık gerekir.
Gerçi ben de bunca yıl yalnız yaşadıktan sonra her türlü polemik alışkanlığını ve isteğini yitirmiştim. Artık kafamda tartışıyorum, çizimlerimde haykırıyorum, seviniyorum veya kafa tutuyorum.
Reklam
Teknolojik değişim, insanları süratle bir yerden başka bir yere nakletmeye zorlarken bir yandan da onların belli bir toprağa bağlanma hususundaki duygularını, başka bir deyişle onlardaki "vatan" duygusunu, insanlarla olan dostluk duygularını dumura uğratmaktadır. Vatan, dostluk gibi duygular şimdiden birçok insanın kafasında, içinde yaşanılan çağın çok arkalarında kalmış, insanların birer zihin fantezisi diye telakki edilebilmektedir. Beşeri ilişkiler, günübirlik isterlerin sonucu olarak kurulmakta, bu ilişkilere genellikle bir süreklilik izafe edilmemektedir. İlişki kurmayı gerektiren olayın kesilmesiyle, insanlar arasındaki ilişki ve iletişim de son bulmaktadır.
Sayfa 271Kitabı okudu
"Kapitalistik sabotaj" insanoğlunun şimdiye kadar içine düştüğü en vahşi uygulamalardan biridir. Fiyatları düşürmeyeceğim, yalnız ben yiyeceğim, yalnız ben yararlanacağım kaygısıyla milyonlarca aç insanın besinini yakmak, denize dökmek çağımıza özgü bir buluştur. Çünkü ekonomi hazretleri arz ve talebin böylece dengelenebileceğini buyurmaktadır
Sayfa 262Kitabı okudu
Başarıdan başka bir ölçüye itibar etmeyen insanın nihai hedefi yalnız ve ancak başarı için çırpınmaktan başka ne olabilir? Ulaşmak istediği hedeften uzak düştüğü ölçüde de mutsuzluktan başka nasibi yoktur bu insanın. Batı dünyasında yüzyıllardır geliştirilen zihniyet, insanın durmaksızın başarı elde etmesini öğütlemektedir. Kimileri koşarak, kimileri yürüyerek, kimileri sürüne sürüne başarıya doğru yol alma gayretine girişmiştir. O hale getirilmiştir ki bu iş, insan saçma bir konumda, boşu boşuna ve sonuçsuz bir çaba içine düşmüş olduğunu fark etse bile gene de çabasından vazgeçmemelidir...
Sayfa 265Kitabı okudu
252 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.