"Maddeyi ihmâl ederek manâyı anlayamazsınız, madde olmadan mânâ inkişaf etmez. Evet, aklımız mânâdır ama bir bedenin içinde çalışıyor. Anlam, manevi bir şeydir, anlamsal bir şeydir ama ses üzerinden, fizik üzerinden sana geliyor. Madde olmadan manâ olmuyor arkadaşlar."
"Takdir, tahdid demektir aynı zamanda. Bir şeyi takdir etmek, sınırlarını bilmektir. Geçmişimizi takdir edemiyoruz, takdis ediyoruz. Şahısları, âlimlerimizi takdir edemiyoruz; takdis ediyoruz, kutsuyoruz. Menfî anlamda da oluyor; bazen hakaret, gömüyoruz bazen de uçuruyoruz... Bunlar doğru değil."
"En büyük problemimiz, hem birey hem toplum olarak, kendimizi takdir edemiyoruz. Takdir edemeyince kendimizi, takdis etmeye başlıyoruz olumlu ya da olumsuz övgü ve sövgü içerisinde."
"Tefekkür, alâmetleri belirli bir düzen içerisinde düşünmektir. Düzensiz olursa ona cehâlet denir. Cehâlet, tolunu kaybedip dolaşmak demektir. جَهُلَ kelimesi köken itibâriyle Sâmî dillerinde جَوَلَ kelimesiyle akrabadır. Cevele, cevelân etmek, amaçsız dolaşmak... O yüzden İslam öncesine cahiliyye dönemi denilir. Okuma-yazmakla alâkası yoktur, hayatı anlamsız yaşamak demektir. Yoksa Ebu Cehil okuma yazma bilen bir adamdır, Ebu'l-Hikme diyorlar adama."