Bazen ah diyorum durmadan,
şimdi ben ahlatın başında,
otuz iki yaşımda.
Ahlar ağacı gibi.
Rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma,
Mavi, mor, kırmızı ve yeşil,
İstedim, hep istedim,
Sen iste derdim, iste yeter ki
Vereyim.
İnsanlar için yonttum kalemimi, insanlar için ağladım.
Artık şunu herkes iyi bilsin ki
Isınmamış bir tek ev ve doymamış bir kişi kalmayıncaya dek
Yasaktır dudaklarıma şarkı söylemek..
Okullarım sabah kollarında
Sanki güzellikleri görmez miyim
Papatya beyazlığında ölüm sarısı
Karanfil kıvrımlarında kan
Bu çiçekler uğruna ölmez miyim
De gülüm ben seni sevmez miyim
Üç kibritle dört ateş yanıyor dağlarda
Ey ateşin ve güneşin çocukları
Şimdi çarpıyor yüreğim bütün halklarda
Varsın gözlerin yeşil olsun
Bir zencisin sen Güney Afrika'da
Bir şairin Kafkas doruklarında
Bir şairin Cudi'nin paramparça bağrında
Sözcüklere çiçek açtırıyorlar kırlarda
işte önünde sönmeden çoğalan bir ateş
Ki özgürlük uğruna canlarla alevlenmiş
Yak yakabildiğin kadar
Aydı nlat seni utandıran koca dünyayı
Güneşi herkes sever bir duygu adına
Ya doğarken bir dağın görkeminden
Ya da batarken
Bir denizin kanlı yumuşak yüreğine
Olmayan bir ışığı yakmak gibidir oysa
Bizim gözlerimizle bakmak güneşe
Aldanmış mutluluklar çoktan terkediyor
O inanı lmaz acıların savurduğu kentleri
Şimdi dostluk özlemlerinden öte
Birşeyler var dopdolu bakışlarında
Yeniden çoğalmaların altın zaferleriyle
Işık ışık uzanıyor göksel geleceklere
Yalnızca önderlik midir kitap bahçelerin
Baharda gazel dökme bahçeterime
Ben yaşamayı bilmez miyim
Çocukiarım okul yollarında
Okuilanın sabah kollarında
Sanki güzellikleri görmez miyim
Papatya beyazlığında ölüm sarısı
Karanfil l<ıvrımlarında kan
Bu çiçekler uğruna ölmez miyim
De gülüm ben seni sevmez miyim