Şimdi Ey felek! Bana şan şöhret versen ne fayda.
Uçsuz bucaksız topraklar, içinde şırıl şırıl akan ırmaklar, her tohum da filizlenen yeşeren bereketten versen ne fayda.
Şu fani ömrüme ebediyet versen ne fayda. Bu gam bende oldukça.
Sen, beni asla tanımayan sen, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, beni sonsuz bir bekleyiş içersinde bırakıp hep yoluna devam eden sen, kimsin ki artık benim için...