Sırf biraz geride kaldın diye moralini bozma. Hayat, arkadaşlarına karşı yaristigin bir yüz metre koşusu değil kendine karşı yaristigin ömürlük bir maraton. Arkadaşlarını geçmeye odaklanmak yerine önce kendi benzersiz rengini keşfetmeye çalış.
Bu iki şeyi aynı anda dene: zaten bir sampiyonmussun gibi davran ve bir şampiyon olmak için özenle çabala. İnanç ile gerçeklik arasındaki fark çok geçmeden kaplanacaktir.
Ferrante okumalarına yeni soyadının hikayesi ile devam ettim. Bu kitap ilk kitaba göre daha akıcı ve doyurucuydu. Karakterlerin duygu durumlarını ve kişiliklerini okuyucuya tam anlamıyla hissettiriyor. Lila ve lenu nün aslında birbirlerinden ne kadar farklı olduklarını çok net görebilirsiniz. Aralarında arkadaşlık dedikleri şeyin aslında birbirlerinde olmayan eksiklikleri tamamladıkları bir ilişki olduğunu düşünüyorum. Lila nin okumak ve kendini geliştirmek konusundaki eksikliklerini lenuda görmesi ve lenunun da lilada hayran olduğu dik duruş beni çok etkiledi. Lilaya her ne kadar bazı sayfalarda kizsamda hayata karşı duruşu beni gerçekten etkiledi. Hayatı sadece kendi hayatı olduğunu kabul ederek kendi dogrulariyla yaşaması biyere kadar takdire şayan. Bu duruş bir nebze çocuğu olduktan sonra değişti. Olması gerektiği gibi hayatinda sadece ona gerçekten yer açtı. Bakalım diğer devam kitaplarında bizleri neler bekliyor.