Mehmet Nalsale

Mehmet Nalsale
@Nalsalemehmet
CURSED
“Serilda, elini onun eline geçirdi ve parmaklarını sıkıca sıktı. Bu bir nebzede olsa onlara ümit veren tek şeydi. Bedenlerini bulma ve bileklerindeki okları kırarak ikisini de bu şatoya hapseden laneti bozma şansı. Bir gün özgür olabilecekleri fikri. “Yapacağız,” dedi. “Bu laneti bozacağız, Gild.”
Sayfa 20 - Ephesus Yayınları
Reklam
“Yalnız kalma ihtiyacı birdenbire çıkmadı ortaya. Yavaş yavaş girdi kanıma. Dünyaya kayıtsız kalmanın yollarını arıyordum. Gazetelerden, televizyondan ve internetten uzak durmaya çalıştım. Insanlarla iletişimimi asgariye indirdim. Kimsenin derdini dinlemek istemedim. Anlatmak dinlemeyi de gerektirdiğinden kimseye derdimi anlatmadım.”
Sayfa 35 - Everest Yayınları
Sarsılmak
“Uzaklardan, derinliklerden gelen müthiş bir uğultu, bütün diğer sesleri sarıyor, kendi içine alıyordu. Yerin altında, dünyanın gizli bölmelerinde çağlar boyunca bekleyen dev bir makine çalışmaya başlamıştı. İnanılmaz büyük bir güçle ve korkunç uğultusuyla motorları harekete geçmişti. Dünyanın derinliklerinden gelirken toprağın içinden geçen o ses, yeryüzüne çıkana kadar azalıyor ama korkunçluğunu kaybetmiyordu.”
Sayfa 6 - İnkilap Kitabevi

Reader Follow Recommendations

See All
Beni Özletmeyin
“Sevgili Atatürk’ün Evlatları, Bu mektupla size sesimi duyurmak ve kalbimden gelen umudu iletmek istiyorum. Size bir çağrıda bulunuyorum. Elinizi taşın altına koyun, sesinizi çıkarın. Atatürk’ün “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim!” Sözünü hatırlayarak yolumuza devam edelim.”
Masa Kitap
Arafta Yedi Gece
“Ve fakat bir Şubat günü yıkıldı dağlar; kurudu dağ yamaçlarında açan rengarenk çiçekler. Kırıldı umutlar ve tükendi uzun yıldızlı geceler. Tükendi dünler, kağıdın yanıp tutuşması gibi yok oldu bütün güzel günler. Yeterdi artık gözyaşları; hayıflanmalar, ahlar ve eyvahlar yeterdi. Öyle söylüyorlar, teselli ediyorlardı. Üzülme, diyorlardı hani, devam etmelisin yaşamaya. Üzülme artık, zamanla her şey unutulur, diyorlardı.”
Sayfa 20 - Timaş Yayın Grubu
Reklam
Gaslight
“Kişinin kendi çıkarı için başkalarını manipüle etmesine, yanıltıcı telkinlerde bulunmasına, kişiyi kendi aklından şüphe eder hale getirmesine, kurbanın duygularını istismar ederek, gerçekle bağını koparmasına, kurbanını yalnızlaştırıp, aciz hissettirip, koru körüne kendine bağımlı hale getirmesine “gaslighting” deniyordu.”
Sia Kitap
yalan söyledim birinin kurban olduğu kesin ama şimdilik sen değil etinle göğsünle sen değil ama ruhunla kurbansın sevgilim ve şimdi uyanıp yazmalısın yazılmış ne varsa uyanıp yeniden yazmalısın kalkmalısın yanı başında üç mumla ansızın ağlamalısın kalkmalısın dedim ezeli eksik hadi kalkmalısın yeniden yeniden eksilmek için kalkmalısın çünkü onlar bilmediler
Sayfa 37 - Everest YayınlarıKitabı okudu
“Sanılanın aksine ölmüşler, bir zamanlar canları ciğerleri olan yaşayanlara ne olduğuyla pek az ilgilenirler, çok az şey için dönüp de bir daha aralarına karışmak isterler. Öncelikle ölü geçirilen her gün, yeryüzünde bir vakitler yaşadıklarını bir tülün ardına gizler, tül gittikçe kalınlaşır, ilmikleri gittikçe sıklaşır. Merhum için bir zamanlar canından öte sevdiği insanlar, mekanlar, nesneler o tülün ardında silikleşir gider.”
Sayfa 29 - Everest Yayınları
Bir Kadını Görmek
“Gençliğimi bana bahşedilmiş bir armağan gibi görüyor ve aslında sadece düşlerde karşımıza çıkabilen mutluluk vaatlerinin anahtarının da bu gençlikte saklı olduğunu hissediyordum şaşkınlıkla.”
Sayfa 30 - Doğan Kitap
“Neden bu oda içeriden değil de dışarıdan kilitleniyor” Nina bunu yeni fark etmiş gibi kapı topuzuna baktı . “Ahh! Çok özür dilerim. Eskiden bu odayı depo alanı olarak kullanırdık, dolayısıyla da dışarıdan kilitleniyordu. Ama sonra burayı çalışan odasına çevirttim, demekki kilit öyle kalmış.” Biri isterse beni kolaylıkla içeri kilitleyebilirdi. Üstelik içeride sadece evin arka tarafına bakan o küçük pencere vardı. Yani bu oda ölüm tuzağı olabilirdi.
Sayfa 32 - Olimpos Yayınları
Reklam
Kaz Ayağı
“Böyledir. Mutluluklar hep birden üşüşür başımıza.” “Uyudu, uyandı, güldü, düştü, ağladı… Seneler geçti. Bir illete tutuldu: büyüdü.” “Dedesinin büyük ayaklarına bakıp böylelerine ne zaman sahip olacağını hayal etmeye çalışırdı. Bilmezdi onlar büyüyünce kalbinin küçüleceğini.” “Acı, söyleyebilen için ne hafifti.” “Çünkü bana kalırsa insan zulüm gibi geçen on yıla, yirmi yıla yayılmış öfkeyi ya da her neyse o duygu, bir zaman sonra unutur, soğutur. Yani öyle olmadı. Ama o ancak tek bir ansa ısınıp ısınıp yer başımızı.”
Dergah YayınlarıKitabı okudu
“Bazen bir şeyi ilk kez yaşadığımızda hissettiğimiz duygular gerçek tabloyu görmemizi engelliyor, degil mi?” "Zaman döngüsünde sıkışmış olsan ne yapardın?" "Ah, bu tür şeyler hep ufacık bir detay ile alakalıdır," "Nasıl yani?" "Bilirsin, kelebek etkisi. Ufacık bir şey geleceği değiştirir." “Biz insanlar, şans eseri bizi ıskalayan kötülüklerden ziyade sadece başımıza gelen kötü şeyleri düşünürüz…”
Olimpos YayınlarıKitabı okudu
"Çünkü esareti altında yaşadıkları aklın hükümlerini bir ferman gibi kabul etmediklerinde hayatta olamayacaklardı. Var kalmayı hür kalmaya tercih ettiklerinden ruhları, içinde dişlilerin tıkırdadığı bir hesap makinesinden farksız zihinlerinde hapisti. Yaşamak ve bu uğurda gerekirse öldürmek için zihinleri seyir, atış, denge ve mevki hesapları yaparken, esaret altındaki ruhları o sırada bazen abes bir türkü yakar, yersiz bir şiir mırıldanır, kapıda anlamsız çiçekler karalar, böylece hürriyet hasretini az da olsa giderirdi."
Sayfa 88 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Bazen dikkatimizi etrafımızdan, duyularımızla hissettiğimiz dünyadan çektiğimizde huzurlu bir yere, başka dünyalara gidiyoruz... Gün sona ererken yıldızları, uzaydaki diğer dünyaları gördüğümüz gibi... Bunları en belirgin görenlerse sanatçı ruhlu hayalperestler..." H. G. WELLS/TUHAF KUŞ'UN GÖRÜLDÜĞÜ GECE
Sayfa 25 - Kafka Yayınevi
Kapanda Bir Hayal
"İntihar etmeyi çok düşündüm böyle. Kendi ölümümü hayat edip hüngür hüngür ağladığım bile oldu. Öldüğüme üzüldüğümden değil, ölmeme üzülen sevdiklerim için ağladım." "İnsan hayallerine müdahale etmeyi sevmiyor bazen. Yarım kalan rüyayı hayal edip devam ettirdiğini sanmak gibi bir şey bu. Oluruna bırakıp izlemeyi daha keyifli buluyor. Ben de öyle yapıyorum."
İthaki Yayınları
Kızıl Veba
Güneşli bir yaz günü olması lazımdı ama yanan dünyanın dumanı gökyüzünü kaplamıştı ve güneş alacakaranlığın içinde kan kırmızısı tekinsiz bir küre gibi donuk ve cansızca parlıyordu.
Sayfa 60 - Koridor Yayınları
Reklam
"Onun koynunda korku ve endişe, geçmiş ve gelecek kayboluyordu, sadece ışık dolu bir yalnızlık ve şehvet yüklü bir karanlık vardı. Oradayken büyüyor, yaşlanıyor, olgunlaşıyor ve hiçbir şeye aldırmıyordum. Ahmet Altan - Hayat Hanım