Nefâset

Nefâset
@Nefasethanim_
Gecelerini ihyâ etmeyenler, gündüzlerini inşa edemezler.️
Sen kulsun, ne edersen et, ne olursan ol, ister bir diyara sultan ister bir kapida dilenci, istersen ilim yolunun nirengi, istersen cahillerin kara rengi ol, evvela kul ol! Dünyayı değil, Onu iste. Sen Onu istersen O zaten verir sana dünyayı. Ki dünya dediğin Onun muhabbeti yanında bir damla suyun toprakta biraktiğı nemdir ancak. Bil ki, dünya her gelene gönül veren, her gönül verdiğine söz veren, 'seninim' diyen bir aşüftedir. Dışı altın ile ile kaplanmış bir taştır 0. Aldanma sakın rengine. Renk geçer gider, sen özü ara; suret silinip yiter, sen gözü ara. Unutma, dünya hançeriyle yaralarsan gönlünü yara geçer de izi kalır, derdi biter de sızı kalır. Sen kıymetsize değil, kymeti sonsuza talip ol! Zira bir sultana köle olmak, kölelere sultan olmaktan daha evladır.."
Reklam
"Dünya bizlerin sahip olacağı yer değildir babam. Dünya bizlere şahit olacak yerdir. Bizim maksadımız da gayemiz de derdimiz de bu dünya derdi bu dünya kavgası değildir ki, öyle olsa bu meydandan kimse masum çıkamazdı. Oysa biz mahcup olmamak için yaşarız. Göçüp gittiğimizde sultan da olsak köle de olsak aynı toprakta yatarız. Zira bizim aslımız da topraktır ve her şey bir gün aslına döner."
Iman bağı, kan bağının önüne geçer. Biz, İranlı Selman Farisi'ye rahmet okurken, Peygamberimizin amcası olan Ebu Leheb'e "Tebbet okuyoruz. Bedir harbinde baba oğulla, kardeş kardeşle karşı karşıya gelmiştir. Hz İbrahim babasıyla karşı karşıya gelmiştir. O Peygamberler, bizim örnek önderlerimiz olduğuna göre dostlarımızı belirlerken kan grubuna göre değil iman grubuna göre belirleyeceğiz.

Reader Follow Recommendations

See All
› Namaz ibadeti, Allah ile kul arasında gerçekleşen bir kavuşma olduğu için mü'mini dünyada huzurlu, ahirette sonsuz mutluluğa hazırlayan önemli bir ibadettir. Kul kazanmış olduğu imanî değerlerle aynı zamanda namaz kılmak suretiyle nefsini terbiye etme imkânı bulduğu için Yüce Allah bütün toplumları namaz ibadetiyle yükümlü kılmıştır. Namaz dînin direği, müminlerin miracı ve Allah'a karşı hamd ve şükran ifadelerinin en belirgin göstergesidir.
Hiç kuşku yok ki bu fani ve geçici olan dünyada imandan sonra en önemli ve en değerli şey namazdır. Yukarıdaki ayet-i kerimede belirtildiği gibi namaz, dosdoğru kılındığı zaman insanı, Rabbiyle bütünleştirip nefsin her türlü kötü isteklerine karşı kalkan olur. İnsanın o kötülüklere mağlup olmasını engeller. Namaz, en ulvî ibadet ve Allah Teâlâ'ya yakınlaşabilmek için en etkin vesiledir. Müslümanın hayatında namaz yoksa ne değeri olabilir ki yaşamın! Ne diye yaşayacak! İnanan kişi, imanı doğrultusunda yaşayabilmesi için olmazsa olmaz şartıdır, namaz. Allah Teâlâ, Müslümanın ibadet, namaz ve duası olmazsa kullukta yerinin çok değersiz olacağının altını çiziyor bizler için.
Reklam
'Mevla Teâlâ, tesbihati sebebi ile Hz. Yunus'u (aleyhisselam) balığın karnından kurtardıg gibi, tesbih eden müminleri de nefis balığının karnından, zulmetinden kurtarır.
Muhterem Mahmud Efendi şunları naklediyor: "Ali Haydar Efendi (rahimehullah), 'Kuşkusuz sizin için hayvanlarda da büyük bir ibret vardır. Zira, size onların karınlarındaki işkembe ile kan arasından (gelen), içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt içiriyoruz. ayetini çok okurdu. Fakat biz ayetin ancak lügat manasını anlayabilirdik. İşari tefsirini anlayabilmek için daha çok yıllar lazımdı. Ali Haydar Efendi (rahimehullah) ayet-i kerimeyi şöyle tefsir etmişti: 'Bakın! Cenâb-ı Hakk posa ile kan arasından saf süt çıkarıyor. İkisi arasında kudreti ilâhîden perde vardır. Bu yüzden biri diğerine karışmıyor. Mevla Teâlâ buyuruyor ki; 'Ben nasıl size posa ile kan arasından saf süt çıkarıyorsam, siz de posa makamında olan nefis ile, kan makamında olan şeytan arasından halis ibadet çıkarın?
Ali Haydar Efendi (rahimehullah), kendini ziyatete gelen bir hocaya şöyle demiştir: "Mahrem ol da sana peçeyi kaldırsınlar." Muhatabı bunun ne anlama geldiğini sorunca şöyle demiştir: "Nasıl ki bir hanımin damadı olduğunda, hanım sana peçeyi kaldırıyor, tıpkı bunun gibi hakikatin de mahremliği vardır. Hakikate yabancı kalırsan Cenâb-ı Hakk'ın esma ve sıfat perdeleri açılmaz; sen de ilim diye yalnız sahifelerin üzerindeki 'siyah çizgiler'le avunursun."
Ali Rıza Bezzaz Hazretleri Bir keresinde bize, Allah'ın sana verdiğinden (O'nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu gözet'" mealinde ki ayeti okudu. Sonra da 'Bu ayeti tefsir edin.' dedi. Biz de, Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsan et.' şeklinde bir mana verdik. Yani 'Allah-u Teâlâ sana mal, mülk verdi; sen de onu fakir fukaraya dağıt: dedik. Ali Rıza Bezzaz Hazretleri ise bizden farklı olarak, ayete şöyle mana verdi: 'Allah vardı sen yoktun. Varlik ve birlik sadece Allah'a kalmıştı. Sonra Allah sana ihsan etti, seni yarattı; fakat sen O'nun varlığına birliğine ortak koştun. Şimdi sen Allah'a ihsan et. Ama nasıl? Din-i mübin-i İslâm'ın emrettiği gibi varlığını O'nun varlığında yok et; yani fenâ fillah ol ki, O'nun vácibu'l-vücud olduğunu yakîn derecesinde idrak et Bu manayı duyunca huzurunda bir daha tefsir yapmadım. Kumaş satan bir veli ayetlerden bu manaları nasıl çıkarırdı, şaşar kalırdım."
.....kâfirler, zaten amellerinin karşılığını alamayacakları gibi onlar sadece işledikleri kötü ameller sebebiyle azaba dûçar edileceklerdir.
Sayfa 25 - DirayetKitabı okudu
Reklam
"Aylardan Allâh-u Te'âlâ'nın seçtiği, receb ayıdır. O, Allâh-u Teâlâ'nın ayıdır. Receb ayına tâzim eden kişi, gerçekten Allah-u Te'âlâ'nın emrini büyük tutmuş olur. Allah-u Te'âlâ'nın emrine değer vereni de ¡O, nâ'îm cennetlerine girdirir ve kendisi hakkında en büyük rızasını kesinleştirir."
Zira bütün yollar gitmek için değildir ki. Bazı yollar gelmek içindir de. Zira insan en sonunda ve mutlaka yola çıktığı yere geri gelir. Bunu bilirse de kendine gelir. Zira dünya insanın kendini bulacağı kadar kendini yitireceği de bir yerdir. Onun için yaşamak zaten yolda olmak demektir. Varmak meselesi de başka. Zira bizlerin vazifesi varmak için yola düşmek de varacağımız yeri düşünmek de değildir
Sayfa 149 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Oysa ben hep bir âlimin dizinin dibinde oturup ilme meftun yaşamak isterdim.
Sayfa 125 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Kalp kırmaktan çekindim hep. Zira bildim ki kalpler Allah'ın dır ve bir mazlumun kalbini kırarsan neye zarar vereceğini bilemezsin. İşte tam da bunun için, yaratılmış her şeyde Allah'ı aradım. Bir taşta, toprakta, ağaçta, her ne varsa bu dünyada hepsini Allah yarattı diye sevdim ben. Konuştum onlarla her hallerini seyrettim ve yaratılmış her neye baktıysam ben hep O'nu gördüm.
Sayfa 58 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Pek çok insan tanıdım zamanla. Daha doğrusu insanı tanıdım. Hani bir şeyi görürsünüz de hepsine aynı ismi verirsiniz. Mesela kuş dersiniz hepsine, kedi dersiniz ya da ne bileyim bir başka şey işte. İlk kez tanıdığınızda hepsi aynıdır sizin için. Tüm kediler kedidir yani. Aynıdır hepsi. Oysa hiçbiri birbirinin aynı olamaz. Hepsi farklı, hepsi başkadır. İşte benim için de öyle oldu. Önce insan tanıdım. Tüm insanları aynı sandım. Ama çok geçmeden anladım hata ettiğimi. Zira hepsinin adı insandı ve hepsi bir şekilde az ya da çok birbirine benziyordu ama hiçbiri aynı değildi. Zamanla insan ların farklarını görmeye başladım. Anladım ki insanlar da bizler gibi aynı toprakta yetişseler de aynı güneşte yeşerseler de meyveleri farklı oluyor. Benziyorlar doğru ama aynı değiller. Ama gözlerinden anlıyorsun onları. Gözlerini gördüğün insanın ruhunu da kavrıyorsun.
Sayfa 52 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.