Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
Nefertari
Nefertari
@Nefertari8
“Ben üçbin yıldır seni arıyorum”
Ankara
455 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
“Kendim dışında kaçacağım bir yerim yok”diyen bir adamın yaşam öyküsü...
Bir insan düşünün, dışarıdan bakıldığında normal bir şekilde hayatına devam eden,içinde kopan fırtınaların güncesini tuttuğu huzursuzluk hali ile de sizi içine hapseden, okudukça kendiyle beraber sizi de ordan oraya sürükleyen...
Bu kitabı okumaya başladığım günden beri hava karla karışık yağmurlu. Alıntı yaptığım her satırıyla ,her seferinde yüzleşmek zorunda kalmak müthiş acı vericiydi. Fernando Pessoa'nın bu kitapta kurduğu her cümle ruhumda bir yerlere dokundu.Bu yüzden, okuduğum kitaplar arasında en çok alıntıladığım kitap oldu.Tabi sizin de neredeyse benimle birlikte okuduğunuz ilk kitap :)
Kitabın bir kurgusunun olmaması, bir deneme şeklinde yazılmış olmasından mütevellit , okurken beni biraz yorduysa da bu durum kitaptan aldığım tada engel olamadı. Ve yolsuz yoldaşsız yolculuğumda bana yol oldu , ümit oldu, çoğu zaman da dert oldu :(
Kısaca ismiyle müsemma huzursuzluğun kitabı anılarınızı canlandırıp her sayfasıyla sizi tarumar etse de bir süre sonra huzursuzlukta huzur buluyor olacaksınız:)
Çünkü;
“Dudakların, birer sessiz güvercin (sesi gözlerime doğru uçan).”
Sevgiyle ve umutla kalın1000k...
Huzursuzluk,başından beri bir merakla içine çekildiğiniz, okuyup bitirdiğinizde ise yüreğinizi ince ince sızlatan bir Livaneli klasiği.
“Acının ötesine geçmek" söylemini misliyle yüreğine kazıyan insanların hikayesi. Açlıkla ,susuzlukla,tecavüzle, işkenceyle imtihan olan; insanlığın kırılmış dallarının hikayesi.
Dili oldukça yalın,okuyucuyu yormayan, sürükleyici; sonunda ise bitti mi yani diye kitabın arka sayfalarında kitaba dair başka şeyler arattıran ve bulamadığınızda ise sizi o tarif edilemez iç huzursuzluk hali ile başbaşa bırakan bir hikaye...Sadece bir sorun var!
Bu hikaye gerçek! Savaşın en çirkin yönünü görmüş milyonlarca yezidinin, afganlının,ıraklının,osmanlının,rusun ,almanın, türkün kimsesizlikle, çaresizlikle gerçekten yaşadıklarının ve daha nicelerinin yaşanıyor oluşunun ve dahası yaşanacakları konusunda insanı tereddüt ettirmeyen sadece kısa bir kesit!
Öyle güzel yazmış ki Livaneli,okuyun! "Huzursuz"olacaksınız...
Merhametlee kalın 1000k .
DİL,DİN ve IRK ayrımı gözetmeksizin...
Yalnız unutmayın!
“Merhamet zulmün merhemi olamaz.”
Son ada, son sığınak, son insanı köşe...
Daha ilk sayfasından itibaren içine çekildiğiniz olaylar,düşsel bir adada geçiyor olsada ,kitabı okurken hepimizin aşina olduğu, bilmem hangi coğrafyadaki bilmem hangi yoneticilerin; toplumu,ayrıştıran, birbirine ötekileştiren, kamplaştıran,bölen, birlik ve beraberliği zilletleştiren, atomize eden, adaleti
Okur Takip Önerileri
Aşka dair nesirler “
Hayatımda okuduğum ve yine yine okuyacağım en güzel ve en anlamlı seslenişlerdi.
Söylemek isteyip de söyleyemediklerimizin,
haykırmak isteyip de haykıramadıklarımızın, satırlarda, mısralarda adeta hayat bulmasıydı.
Şairin yüreğinden kopup gelen ve içinde herkesin kendine ait bir şeyler bulabileceği bir duygu deniziydi.
Ümit Yaşar Oğuzcan! Ne güzel yazmışsın,aşkı ne denli büyük yaşamışsın.
Büyük üstat, kitaplığımın en güzel yerine ve hayatıma hoşgeldin.
Mekanın cennet olsun.Allah’ın rahmeti üzerine olsun.
Hayal kurmak bize farklı pencereler aralar, olanı değiştirme isteği uyandırır ve yaşama enerjisi verir.Yaşam denen bu serüvenimize başlangıç ve son olan Dünya ise iki noktadır.
Hatta üstat Aşık Veysel’e göre de iki kapılı bir handır.Bana göre ise hayal etmek,her şeyin başlangıç noktasıdır.
Ardından...Zamanın ve mekanın ötesine taşmaktır.
A’mak-ı
Fedailerin Kalesi Alamut’ta
11.yüzyıl İranın da, Seyduna Hasan Sabbah ve fedailerinin , gün gün büyüyen ,büyüdükçe içine aldığı herşeyi yakan bir ateş topuna dönüşmesini, Elbruz Sıra Dağları üzerinde ,gürül gürül akan Şahrud Irmağı’nın yanı başında yükselen gizemli kartal yuvası Alamut’un hikayesini eminim sizde benim gibi heyecanla
Semerkant
“Dünyanın güneşe dönük en güzel yüzü”
Tarihin tozlu raflarında ,devrinin en kıymetli insanları ile birlikte çıkılan beraberinde Doğunun en gizemli rüzgarlarını ılık ılık estiren,Ömer Hayyam’ı tanıtan ve sevdiren büyüleyici bir yolculuk...Amin Maalouf ise Hayyam'ı konuşturan en güzel kalem.
Maalouf'un anlatımı ,betimlemeleri öyle güzel ki, edebiyat tarihle harmanlanmış desek ,kelimeler zarafet ile yükseliyor desek yalan olmaz sanırım.
Siz de iç içe geçmiş türk ve acem tarihini Rubaiyat 'ın o sürükleyici hikayesinde, Ömer Hayyam ,Nizamülmülk ve Hasan Sabbah ‘ın yanındaymıscasına , tarihin o eşsiz dokusunu hissetmek ve yüzyıllar öncesine uzanan bir gezi yapmak isterseniz Semerkant 'ın izlerini takip edebilirsiniz.
Kitapla kalın 1000k
“Beni kör kuyularda”
Toplum olarak saf kötülük karşısında çaresiz kalmanın ve o kötülüklere maruz bırakılan insanların acılarının başkaları tarafından menfaat haline gelmesinin ,acıdan beslenmenin toplumca nasıl normalleştirilmeye çalışıldığını ve sonunda normalleştirildiğini eleştirel bir dille anlatan bir hayat hikayesidir.
Hasan Ali Toptaş kaleminin sadeliğiyle ve akıcılığıyla vicdanı olan tüm yüreklere seslenebilen bu hikaye bana göre ;
Tüm mümkünlerin kıyısında acının gönüllü seyridir.
Kitapla kalın 1000k
Monte Kristo Kontu 1815-1838 yillari arasinda ,bir donem Avrupayi kasip kavuran imparator Napolyon'un tahttan indirilmesiyle baslayip Elba adasına sürgüne gönderildikten sonra devam eden dönemin siyasi entrikalarina,calkantilarina kurban edilmis huzunlu bir hayatin hikayesi.
Ve sonrasinda gelisen nefes kesici bir dizi olay ile bircok klasik
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202026bin okunma
Candide
Okumasi son derece keyifli olan bir klasik.
Bence bu hikayeyi diger klasiklerden ayiran ve ona o bilindik klasik hikayelerden farkli bir hava katan sey ise yalnizca hikayenin siirsel ve akici bir dille yazilmis olmasi degil,metinde sürekli çatışan, yasanan olaylarin tansiyonu bir an bile dusurmedigi Iyi-kötü kavramlarından
“Olasılıksız “Uzun süredir okuma listemde olan , hep aklımın bir köşesinde hasretle kavuşmayı beklediğim ama nedendir bilmem sürekli ertelediğim; bitirdikten sonra da seni okumak için ne de çok geç kalmışım dediğim etkileyici ve sürükleyici bir kitaptı.
Bu sıradısı hikayeyi yazan zihinleri zorlayan yazar Adam’la ise tanışmam ilk değildi bu
Otostopcunun Galaksi Rehberi" uzun zamandır okumak istediğim fakat bilimkurguya biraz ara vermek istediğim icin bir süredir ertelediğim ama cokta merak ettigim bir kitaptı.Fakat distopya denince yine yuksek birbeklentiyle okudum ondan midir nedendir bilmem ama bekledigim tadı alamadım diyebilirim "1984" ve" Fahreinat 451" den sonra okuduğum hic bir distopya beni yeterince tatmin etmiyor sanirim.Size nacizane tavsiyem eger bu tur okumayı seviyorsanız onları en sona bırakmalısınız.
Asil Incelemeye konu kitabımıza gelecek olursak ki gelmeliyiz orada hayatin olağan akışına bu kadar aykiri bir hikayeyi yazacak kadar hayalustu bir güç var:) o guc değerliyazar Adams ...Evet yazarın kafası başka bir güzeldi ,bu kitabı yazarken çok eğlenmiş olmali:) inanılmaz bir hayal gücüne sahip olduğu için kendisini tebrik ediyor ve rahmetle aniyorum
Otostopcunun Galaksi Rehberi , ilk başlarda biraz sıkıcı gibi geldiyse de ilerleyen sayfalarda eğlenceli bir hal alıyor,bazens neler döndüğünü gerçekten anlayamıyorsunuz , ben de bazen anlayamamistim :) Kaldiki neler olduğunu bulma olasiliginiz o kadar uzak ve anlamsız gelecek ki bunu sayfalar ilerledikçe de anlayacaksınız :).Bu arada kitabi okumak ve anlamak disinda hic bir sey yapmasanizda Marvini sevin :)kitabın en sevimli karakteri sevgili Marvini( depresif Marvin :)O hep kimsenin kendisini sevmediğini söylesede ben en cok onu sevdim ve eminim bu kitabı okuyan herkes onu sevecek.Bilim kurgu ve absürd mizahtan hoslananlara tavsiye edilir.Iyi okumalar 1000k
'Ermis' o bir felsefe klasigi...
Felsefe kitapları nasıldır felsefe okumak nasil hissettirir bilirsiniz :). Felsefe okumak tok bir karın ,bolca vakit ve sağlam bir kafa gerektirir.Bu söylemi dikkate alarak 'Ermis' icin 54 sayfalık bir kitaba ayrılmasi gereken o makul zamandan, oldukça fazla bir zaman ayırmış olsamda , bu sefer olmadı.Günlerdir kafami mi toplayamadım yoksa hep mi aç olduğum vakitlere denk geldi bilemiyorum onu okurken o bekledigim tadı alamadım diyebilirim.:)Öyle ki Ermis, okurken (okuyanlar bilir; 'Böyle Buyurdu Zerdust ' kitabinin o bilge, benimde cok sevdiğim karakteri Zerdüşt ile sanki küçük yolculuklara çıkıyormuş gibi hissetsemde yer yer, üzülerek söylüyorum büyülenmem icin yetmedi.Sanirim bu kitabı okumaktaki en büyük şanssızlığım öncesinde Nietzche ile tanismak ve onu okumak oldu.Zira şerbetten sonra ayran icmek nasil hissettirirse oyle hissettim.Ikisi de faydalıydi ancak zamanlamaları doğru secilememisti.Bu yüzden ben, ' Ermiş te' 'çok sey sevemedim ama en sevdiğim sey ise siir tadındaki o mistik yapısı oldu.Ustelik dili cok sade ve akıcıydı.Belki ilerde daha iyi anlamak adina bende bir kez daha şans verebilirim.
Hulâsa,ben Ermis'i pek sevemesemde belki siz sevebilirsiniz,onun için ona şans verebilirsiniz.
Kapılarınızin hep iyiliğe ve güzelliğe açılması dileğiyle kitapla kalın 1000k
Kafka okumak bir başka :) canınız sıkılsa da ruhunuz daralsa da okumaya devam edersiniz. Neden mi? Çünkü,nerede, toplum vicdanını yaralayan bir hadise,nerede çürütülmüş, ağır aksak işleyen bir sistem var ise orada Kafka kalemi var. Daha önce bir çoğumuzun okuduğu dönüşüm kitabında bahsi geçen ; bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak bulan Gregor Samsa'nin kendi dönüşümünü anlatan ama aslında dönemin toplumsal dönüşümünü konu edinen o trajik hikayesinden sonra yine bir sabah uyandığında, hayatı bu defa başka bir şekilde alt üst olmuş olan Josef K. nin akıllara zarar hikayesini; vicdanların kabul etmediği ama aslında kimsenin kimseye sahip çıkamadığı, çürümeye başlayan hukuk sistemine,başkaldırı niteliğinde yazilmis bir modern zaman hukuk eleştirisi okuyacaksınız.
Peki ya sizler! Sizlerinde içinde bulunduğu,kitaplara sayfalar dolusu konu edilen,yaşadığınız bu modern zamanda; sabah gidecek işleri , geçindirecek birer aileleri , koşuşturması gereken hedefleri olan , kendi halinde olan insanlar! Sizler hiç mi suç işlemediniz? Öyleyse okurken dikkat edin! Zira bir sabah eviniz basılabilir ve kendinizi tutuklu bulabilirsiniz!
Dikkatli Olun!
Unutmayın!
"ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR, CAHİLLİK GÜÇTÜR"(!)
"Savaş ve barış"
Tarihin nefes kesici bir incelemesi...
19.yy başlarında Çarlık Rusyası ile 1789 Fransız devriminden sonra kurulan Napolyon Bonapart Fransası ilişkilerini, daha çok Napolyon 'un, ortalığı kasıp kavurdugu yılları ve devamında gelişen olayları anlatan, benimse dönemin siyasi tarihi hakkında azımsanmayacak derecede
