Yılanların Öcü - Fakir Baykurt
Seneler geçse de , tarihler ilerlese de , değişmeyen birtakım adaletsizlikler var. İster köyde olur ister şehirde yahut tüm ülkede..
Roman Burdur'un Karataş köyünde geçer. 1950'li yılların Anadolu kültürünü ve insanını anlatır. Yapılan ayrımcılıklardan , yukarıda bir tanıdığın varsa eğer işinin yürüyebileceğinden ,emek sömürüsünden , haklıdan haksızdan bahsedilir...
Köylü ahalisi yoksul mu yoksuldur. Karısı, kocası , çocuğu daimi tarlada ,bostanda , harımda çalışır dururlar. Evet kitapta mağdur tarafta var galip tarafta. Yalnız ben tüm Karataş Köyü'nün sefaletine üzüldüm. Hayali bir leğen alıp yıkanmak olan, çamaşırlarını külle değil de sabunla yıkamak isteyen , peynirini , yoğurdunu , kaymağını satmayıp çocuklarına yedirmek isteyen Haçça'ya üzüldüm.
Evet yaşam ağır ve acımasız. Yukardakiler ondan daha acımasız. Hayat ; parası olandan yana , referansı olandan yana. Sen bunlara direnmelisin , hakkını savunmalısın. Yoksa Bayram gibi seni falakaya yatırırlar , Hacca gibi döve döve çocuğunu düşürtürler de gıkın çıkmaz....
Kitabın sonunda Irazca' nın söyledikleri yüreğime dokundu.
''Yılanlar öç alıyor!'' diye bağırdı. ''Yılanlar öç alıyor bakıın!.. Yılanlar yılanken sizin gibi alçakların hakaretine dayanamadı da , siz insan olduğunuz halde bunca hakarete, bunca zulme ,zillete nasıl dayanıyorsunuz?''
Çok çok beğendim , iyi ki okudum , iyi ki buldum..