Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

F.A

Louise Glück
Nobel ödüllü şair Louise Glück yaşamını yitirdi.
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Gerçek, bize yalnız bir tarafını gösteren ay gibidir." Giovanni Papini
BEN SENİN KIRALLIĞIN ÜLKENE YETİŞTİM
Ben senin kırallığın ülkene yetiştim Kaldım gölge tanımıyan güzelliğinle. Her sabah büyüten denizimizi böyle Gülüşlerindi o ülkede bilmez miyim. Sen o çıktığım sularsın, zencim benim Denize bakan evler gibiydim seninle Dur geliyorum ellerin ne güzel öyle Beni şey et gülüşlerini bekliyeyim. Sen gittiğim o ülkesin varılmıyorsun Vurmuş sonrasız nasıl en güzel sulara Güzelliğin balıkları gibi İstanbul'un. Şimdi her yerde ne güzeldiniz o kalmış Yankımış denizlere öbür kadınlara Dünyada sizinle İstanbul olmak varmış İLHAN BERK
Reklam
Benim tek ilgi odağım koca bir evreni içinde taşıyan insandır.
 Ben her zaman için insanın iç dünyasıyla ilgili oldum  Bana göre psikolojiye bir yolculuk yapmak ve böylece kahramanın hayata bakışı, edebi ve kültürel değişimleri, ruhsal dünyasının temelleri hakkında bilgi vermek çok daha doğal. Benim tek ilgi odağım koca bir evreni içinde taşıyan insandır. Temel fikirler adına, insan hayatının anlamı adına bir ifade bulabilmek için olaylarla dolu bir astara gerek yoktur. “Yönetmen: Andrey Tarkovski" (Michal Leszczylowski)
Sinema zamanı mühürler
Sinema zaman konseptiyle işleyen tek sanat dalıdır. Gerçekliğin ve zamanın mühürlenmesidir. Sonsuza dek elde tutmak için zamanı muhafaza etmiş olursunuz. Sinema haricinde hiçbir sanat dalı zamanı mühürleyemez. Film zamana ait bir mozaiktir. Yönetmenin işlevi nedir? Zamana şekil verme diyebiliriz. Tıpkı heykeltraşların mermeri alıp birmiş parçalarının özelliklerini hissetmeleri gibi bir şey. Ona ait olmayan bütün parçaları çıkarıyorlar. Film yapan insanlar da ellerine zamanı alırlar, devasa boyutlarda canlı gerçekler oluştururlar, ihtiyaç dumadıkları şeyleri ise kesip atarlar, geriye biten filmin temel unsuru kalır ve bütünün parçası olduğunu ispatlar. “Yönetmen: Andrey Tarkovski” (Michal Leszczylowski)
Zaman iz bırakmadan kaybolmaz
Süleymanın yüzüğünde “her şey geçecek” yazar. Zaman iz bırakmadan kaybolmaz. Çünkü öznel ve ruhsal bir kategoridir. Geçirdiğimiz zaman vücudumuza siner, tıpkı bir deneyimin zamana sindiği gibi. Bir bakıma geçmiş çok daha gerçektir, ya da şimdiki zamandan daha stabil, daha dirençlidir. Şimdiki zaman kum tanesi gibi parmaklarımızın arasından kayar, sadece hatıralarda ağırlık kazanır. Yönetmen :Andrey Tarkovski (michal leszczylowski)
Mario Vargas Llosa'nın dediği gibi, edebiyat, bireylerin, yaşamlarının tüm özellikleri içinde, tarihi aşmalarını sağlar. Başka bir deyişle, belirli bir zaman ve mekândan yola çıksa da, zamanı ve mekânı aşarak birbirimizi tanımamızı ve aynı türün üyeleri olduğumuzu duyumsamamızı olanaklı kılar; tüm insanları hısım akraba yapar. Nitelikli ve gerçek bir edebiyat yapıtını okurken, insanlar olarak neyi paylaştığımızın, bizi birbirimizden ayıran pek çok farklılığın yanı sıra ortak yanlarımızın farkına varırız. Evet, işte o zaman, ne tarih kalır, ne coğrafya. Don Quijote'yle de, Hamlet'le de, Prens Mişkin'le de, Şvayk'la da, Gregor Samsa'yla da, Sciascia'nın Sicilyalılarıyla da bir oluruz. Biricik milliyetimizin insanlık olduğunu duyumsarız. CELAL ÜSTER
Reklam
Persona
Bazen yardıma muhtaç olup yardım ettiğimiz kişi, bizim yardımımızdan daha fazlasını bize yapabilir. Neşve tahsil ettiğin sâgar da senden gamlıdır, Bir dokun bin âh işit kase-i fağfurdan Gelibolulu Mustafa Âli Efendi (Neşe aradığın o kadeh, aslında senden daha dertlidir. Bir dokun bin âh işitirsin o zarif kâseden.)
Persona
Ben Elizabeth değilim, ben hemşire Alma’yım
Persona
Bana narkoz verin. Beni çöpe atın.
Persona
Belki kendine neysen o olmak için izin verirsen biraz daha iyi olursun.
282 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.