Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Yol olsan kimse geçmez,
Elin adamı ne anlar senden?
Çıkarsın bir dağ başına,
Bir ağaç bulursun Tellersin
pullarsın Gelin eylersin.
Bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
Köpürmüş gelen bulutları.
Başka ne gelir elden?
Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı.
Tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı!
İzniniz olmadıkça
kimse size
zarar veremez.” Ya da Gandi’nin dediği gibi, “Biz
kendi elimizle
teslim etmedikçe, onlar özsaygımızı alamaz.” Bizi
başımıza gelenlerden
daha fazla inciten şey, bunların olmasına isteyerek
izin vermemiz,
razı olmamızdır.