Kitabı çok satanlar listesinde olduğu ve ismi ilgimi çektiği için satın aldım. Konusu hakkında hiçbir bilgim yoktu. Kitabı okumaya başladıktan sonra ise ne umdum ne buldum durumu oldu benim için. Zira kitapta ne çavdar var ne tarla. Yazar, kitabın ana karakterinin hayali üzerinden bağlamaya çalışmış ama ne kadar başarılı olmuş tartışılır. Asıl ismi The Catcher In The Rye olan kitabın ismini Türkçeye kim Çavdar Tarlasında Çocuklar olarak çevirdiyse pazarlama açısından başarılı olmuş fakat bu başarısını okuru kandırarak elde etmiştir. Gelelim konusuna: Kitap öncelikle ilk ağızdan anlatılır. Ana karakterimiz Holden 17 yaşındadır. Dördüncü okulu Pencey’den, diğer üç okulunda da olduğu gibi, derslerindeki başarısızlığı nedeniyle atılmıştır. Ailesine durumu açıklamaktan çekinen Holden, Noel tatili ile birlikte eve gitmeyi planlar ve aradaki 3 günlük süreyi cebindeki paraya da güvenerek otelde geçirmeye karar verir. Fakat oldukça müsrif olan karakterimizin parası kısa zamanda tükenir. Bu nedenle de başka alternatifler aramaya girişir. Bu 3 günlük süre içerisinde de insanlar hakkındaki düşüncelerini okuyucu ile paylaşır. Çevresindeki insanların sahteliğinden iğrenen Holden, onlardan uzaklaşmak ister. Okul falan umurunda değildir. İnsanların oldukça az olduğu bölgelerde yaşamayı hayal eder. Bu hayalini gerçekleştirmeden önce, çok sevdiği kız kardeşi Phoebe’yi görmek ve onunla vedalaşmak arzusundadır. Küçük kız kardeşi, Holden’in diğer insanlarda bulamadığı samimiyet ve saflığın timsalidir. Nitekim bu özellik Holden’in kararlarında da oldukça etkili olacaktır.