bu kitabı okurken, cümlelerle birlikte olaylar da gözünüzün önünde canlanıp gidiyor. bazı duyguları, tatları siz de hissetmiş gibi oluyorsunuz, bunalımdan bunalıma giriyorsunuz. hem aç olup, hem de onurlu olmak ne kadar zor olsa bile bireyimiz kendisinden taviz vermiyor, ahlaki kurallarını ezip geçmiyor. fiziksel açlıktan öte bir şey var bu kitapta. kendi iç benliğinde sürekli bir kavga var. fiziksel ve ruhsal olarak çatışmalar mevcut. açlığın yanında ruhen acı çekiş var, sanki kimi zaman zevk duyuyor aç kalmaktan, yese bile midesi kabul etmiyor. bunun yanı sıra bir miktar para bulabilmek, barınmak için, aklına gelen her düşünceye sağa sola koşturuyor. durduğu yerde durabilecek birisi değil, deli ruhlu biraz da çocuk ruhlu. her şeyin sona erdiğini düşündüğü en kötü zamanda küçücük bir hayale, fikre tutunarak yollar aşıyor, çoğunlukla sonuçsuz kalıyor ama en beklemediği an bir süreliğine de olsa rahata eriyor. bir an çok mutluyken biraz sonra mutluluğu kendisine çok gören birisi, o anki düşünceleri sürekli bir sorgulamaya dönüşüyor. yaşananların açlıktan mı çaresizlikten mi - istediği hayale kavuşamama- yoksa imkansızlıklardan mı bilmiyorum, buna okuyanlar karar vermeli ama bu işin içinde tanrının da rolü olduğu çok kesin.