Bu kötülüklere, alçaklıklara, ahlaksızlıklara, hâla sizin gibi kızıp, bağıran, çağıran, üzülen, dertlenen insanlar var da çok şükür, Ne zaman ki alışırız, artık bunlardan konuşmayız hiç, bunlar bize de olağan gelmeye başlar, işte o zaman batarız.
Nah KalkınırızAziz Nesin · Adam Yayınları · 19991,542 okunma
Sen hiç doğduğun topraklar yüzünden terörist olmakla suçlandın mı ?
Roman Gülşah isimli bir kızın üniversite şenliklerinde esmer yakışıklı Şahin’i görüp etkilenmesi ile başlar. Gülşah bu ilk görüşten sonra aklı hep Şahindedir. Onu görebilmek için fırsatlar arar ve en sonunda bir gece türkü kafede onu sahnede türkü söylerken görür. Bugünden sonra uzun süre onu göremez. Araya yaz tatili girer ama hala aklında Şahin
Kızıl Veba, bir dedeyle üç torunu arasında geçen kısa bir macera niteliğinde. Dedenin Kızıl Veba hastalığını ve insanlığın geçmişteki halini torunlarına anlatması romanın ana çerçevesini oluşturuyor. Kitap, 2073 yılında insan medeniyetinin yok olduğu, ilkçağlara geri dönüldüğü bir zamanda başlıyor.
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202033,1bin okunma
Kitap, genç ve güçlü bir gemi işçisi olan Martin Eden’nın kendinden çok daha üst bir sosyal sınıfa ait olan Morse ailesiyle yollarının kesişmesiyle başlar. Martin, Morse ailesinin kızı olan Ruth Morse’a aşık olur ve bu aşk Ruth’la kendisi arasındaki kültür ve eğitim farkını kapatmak için Martin’e kendini geliştirme motivasyonunu verir. Kendini kitaplara, makalelere, dil bilgisi öğrenmeye adayan Martin; 4 saat uykuyu bile vakit kaybı olarak görür. Elinden gelen maddi ve manevi tüm imkanlar doğrultusunda kendini geliştirme sürecinde içindeki yazma hevesini fark eder. Bu hevesin içinde elbette Ruth’la ortak bir gelecek kurmak için belli bir ekonomik seviyeye gelme isteği de vardır. Fakat Ruth’un ve ailesinin beklentisi de Martin’in onların kafasındaki ideale uyan bir meslek edinmesidir.
Martin EdenJack London · Kaldırım Yayınları · 201792,8bin okunma
Emir bizi Afganistan'daki monarşinin son on yıllına yani çocukluğuna geri götürür. Emir'in Baba isimli babası, Kabil'in en zengin ve en hayırsever adamlarından biriydi ve orada Vezir Ekber Han mahallesinde yaşıyorlardı. Annesi doğum sırasında öldü. Emir'in en yakın arkadaşı olan Hasan da evin hizmetçisinin oğlu ve Hazara idi. Emir'in babası Hasan'ın babasını çok sever ve onları hizmetçiden öte evin bir parçası olarak görürdü.
Aralarındaki bu sınıf farkına rağmen, Emir ve Hasan ayrılmaz ikiliydi. Öyle ki evlerinin yanındaki kavak ağaçlarına tırmanır, beraber komşuları rahatsız ederdiler. Beraber ağaçların tepesinde yemiş yiyip, muhabbet ederdiler. Hasan, Emir için her şeyi yapardı; Onun için herşeyden önce Emir gelirdi. Emir'in babası ilgisiz soğuk bir babaydı. Ayrıca öyle heybetli muazzam bi adamdı ki bir gün karşısına çıkan ayıyı mahfettiği de söylenir. O popüler düşüncenin peşinden koşmak yerine, konular hakkında kendi görüşlerini belirtmeyi tercih eden biriydi. Oğlu Emir'in de kendisi gibi cesur ve kültürlü biri olmasını hep dilemiştir.