Ah ömür, sabahtır köydeki kızlar gelinler nehire indi,
Güzeller, ince belliler, uzun saçlılar önde duruyorlar,
Kötü ve güzel olmayanlar ise arkada duruyorlar,
Benim güzelim ve esmerim süsleniyor du, benim rezil yüreğimin hatrına ortada duruyordu,
Köylüler komşular benim hakkımda söz söylemeyin, söylenmeyin (benimle) dalga gecmeyin.
Yemin etmişim hiçbir zaman kibar ve esmer yarimin üzerine,
Elalemin kızına ve gelinine merhaba ve selam demem.
Köylüler benim nazik ve kibar yârim,
Murat nehiri, sin ve sinek dağlarının eteklerindek,
Baş ördeğin kanatlarını,
Kardan buhardan ve dondan silkelediğine benzer,
Aman acem yarim aman,
Dilberim allah'ın adının hatırına ben senin için ölüyorum,
Ah zalim bilmiyorum nasılsın.
Ah ömür, ömür sabahtır bu sabah yanan halep'e gidiyordum,
Güzellerin ve esmerlerin yeri, sabahın köründe horozların sesi yankılanıyordu,
Güzelim yabancı memleketti uzaktı uzaktan da uzaktı.
Ben yatakta halsiz bir hastaydım,
Kimsesiz dostsuz milletsiz kavimsiz ve sahipsizdim,
Başım yastıkta gözlerim uykudaydı kulaklarım dinliyordu,
Başımı tatlı uykudan kaldırdım,
2 tane korkunç yaşlı kadının başımda durduğunu gördüm,
Kuzum birisi kefenimi ölçüyor diğeri ise kesiyordu.
Ölüm Allah'ın emridir ben ölüyorum baktım kibar yarim pencerenin önünde duruyordu,
Süphan Dağı'nın meşhur toz sürmesinden dirhem dirhem gözlerine sürüyordu.
Ah Dilberim keşke ben de bilseydim az önce kimin için süslenip nakışlanıyordun,
Aman Acem yarim aman.
Dilberim Allah'ın adının hatırına ben senin için ölüyorum,
Ah zalim bilmiyorum nasılsın.