Genelde biyografi okumaktan çekinirim. Kullanılan akademik dil ve bolca alıntı, kurgusuz, tekdüze anlatım bana kitabı asla bitiremeyeceğimi düşündürür. “Shakespeare’in Dokuz Yaşamı”, alışılagelmiş biyografi kitaplarından çok farklı. Yazar, Shakespeare’in hayatını 9 farklı başlıkta incelerken sadece kendi araştırmalarını değil, aynı konuda farklı biyografların fikirlerini de paylaşıyor. Nicholas Rowe, Stanley Wells, Katherine Duncan-Jones, Peter Ackroyd ve hatta çok sevdiğim Anthony Burgess alıntıları ile yazarın hayatına farklı pencerelerden bakma imkanı buluyoruz. Her bölümde “Rivayetler, Gerçekler,Tartışmalar” gibi küçük başlıklar ile Shakespeare ile ilgili şimdiye kadar söylenen pek çok şeyin ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu kanıtlarla anlamamızı sağlıyor. Her başlığın sonunda yer alan kurgu hikayeler ise kitabı sıradan bir biyografi olmaktan çıkarıyor. “Shakespeare’in Kayıp Yüzüğü”hikayesinde Sherlock Holmes ve Oscar Wilde ile karşılaşmak çok hoş bir ayrıntıydı. Kitabın sonundaki “Bardolo Ülkesine Seyahat” ise bana “Sineklerin Tanrısı”nı hatırlattı. Kısacası Shakespeare hayranı olan herkesin kitabı seveceğini düşünüyorum.