Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Rıdvan KOCA
Rıdvan KOCA
@Rdvnkc38
“Bir devletin politikası, coğrafyasında saklıdır.”
Coğrafya Öğretmeni
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi /Coğrafya Öğretmenliği
Çanakkale
Kayseri
152 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Başkomutan, öğretmen, İnkılapçı, lider, Başbuğ ve daha bir çok özelliğin vücut bulmuş hali. Benim içinse tek kelime ile “Özgürlük”.
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ağaç sevgisi, çocuk sevgisi, askerlere bakış açısı, insanlık için verdiği derslerle ilgili bir çok öykü var kitapta kısa kısa ama bir o kadar vurucu. ATATÜRK’ü tanımak isteyen bu öyküleri okuyarak kişiliği hakkında bilgi sahibi olabilir. Bir solukta okudum. Yeri geldi duygulandım, yeri geldi gururlandım, yeri geldi güldüm. Arada bir açıp bir öykü okuyup kapatacağınız bir kitap olarakta bakabilirsiniz aslında. Herkese tavsiye ederim.
Gazi Paşa’yı bizim için yaptıkları için minnetle anıyorum ve değerinin bilineceği yarınları umutla bekliyorum.
Türk tarih yazarlarının en önemli şahsiyeti olan HaliL İNALCIK’ın bu kitabında daha önceden yayınlanmış makaleleri toplanmış. 10 makaleden oluşan bu kitapta sırasıyla şu konulara değinilmiştir;
I- Osmanlı Tarihçiliğin Geçmişi ve eski Osmanlı Tarihçileri
II-Osmanlı İmparatorluğunun Toplumsal yapısı ve üretimi üzerine diğer ülkelerinin bakış açısı
III- Çift-Hane Sistemi ve Köylünün Vergilendirilmesi
IV- Osmanlı Arşiv Vesikalarına iki örnek inceleme
V-Osmanlı’nın içinde yer alan milletler üzerine incelemeler
VI-Yahudilerin Osmanlı içindeki potansiyeli ve Sefarad Yahudileri hakkında bilgi
VII-Modern Avrupa’nın gelişmesinde Türklerin etkileri
VIII- Osmanlı toplum yapısının ilk yıllarından son yıllarına kadar değişimi
IX-Avrupa ile Ortadoğu arasında Türkiye ilişkileri
X- Atatürk ve İnkılapları hakkında bilgi verilmektedir.
Bazı konular okurken ağır gelebilir. Ama sakin bir ortamda okunursa ve önünüzde bir Osmanlı haritası varsa konular daha iyi anlaşılır. Bilgi yüklü bir kitap. Tarih sevenler için bir başyapıt. Herkese tavsiye ederim.
Polisiye romanlarıyla ün kazanan Grange oldukça etkili bir romana imza atmış.
Pierre Niemans deneyimli, adını duyurmuş ancak öfkesine hakim olamayan bir komiserdir. Karim Andouf ise göçmen gelip, zorluklar içerisinde yaşadıktan sonra kurtuluşu polis olmakta arayan deneyimsiz bir polis memurudur. Farklı iki kişilik.
İki ayrı polis komiseri iki farklı olayı takip edip aynı sonuçta birleşirler. Bir polisiye romanında aradığınız her şey var. Gizem, korku, heyecan, kurgu, vahşet ve merak uyandırıcı. Akıcı bir roman. Okumak isteyenlere tavsiye ederim.
“ Biz Efendileriz, biz köleleriz.
Biz her yerdeyiz, hem de hiç bir yerde.
Biz karar verenleriz. Kızıl Nehirlerin hakimiyiz.”
Okur Takip Önerileri
Yazar Türkler’in Bilge Liderlerinden olan Tonyukuk’u akademik ders kitabı tadında ele almış. Kitaba Runik Harfleri hakkında bilgi ve harflerin bu günkü karşılığı verilerek başlanmış. Tonyukuk’a İlgi duyanlar için bakması gereken bütün araştırmalar tarih sırasına göre verilmiş. Kaynak olarak Tonyukuk yazıtların kendi açılımının yanında Çin kaynakları da kullanılmış. Bunun yanında bu zamana kadar öğretirlen bazı yanlış bilgiler de düzeltilmiş. Örneğin Tonyukuk Yazıtlarının Orhun Abideleri içinde yer almasının yanlış olduğunu çünkü Tonyukuk Yazıtlarının 420 kilometre uzaklıkta olduğunu belirtmiş. Bunun gibi bir çok örnek mevcut kitapta. Kullanılan eski kelimelerin ne anlama geldiğini gösteren sözcük dizinin yanında Tonyukuk yazıtlarının Runik harfleriyle yazılışının yanında günümüz Türkçe karşılığı da verilmiştir. Tonyukuk isminden tutun kullandığı bütün unvanları tek tek açıklanmış. Yer yer Bilge Kağan, Köl Tegin, İlteriş Kağan ve Kapgan Kağan hakkında da bilgilere yer almaktadır. Başarılı ve iyi bir kitap. Tavsiye ederim.
II. Dünya Savaşı yıllarında insanların yaşadığı sıkıntıyı dile getirmiş yazar. Başta mutlu ailesi olan güçlü kadın Tolgonay İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte zor günler yaşama başlar. Savaşa gidenlerin yanında geride kalanların acısının üzerinde durulmuş. Bir kadın ne kadar güçlü olur işte tam bunun cevabını bulacaksınız bu kitapta.
Savaşın yaptığı yıkım etkisi yıllar geçse de bitmiyor. İnsanlar neden savaşıyor? Ortalama ömür olarak 80 yıl yaşayacakları bir dünyada neden savaşmayı seçer bir insan. Neden Öldürmeyi, yok etmeyi seçer. Oysaki bu toprak bütün insanoğluna yeter de artar. Ama insanoğlunun gözü hiç bir zaman doymaz. Hep daha fazlası olsun ister. Vatanını savunmadığın sürece savaş bir katliamdır. Dilerim bir gün insan gibi yaşamayı öğrenebiliriz. İncelemeyi kitabın en güzel cümlesiyle bitiriyorum.
“Söyle bana Toprak Ana, gerçeği söyle: İnsanlar savaşmadan yaşayamazlar mı?”
Yaşlı Adam ile Genç Adam, insan üzerine karşılıklı tartışıyormuş havasıyla yazılmış. Kitap o kadar etkileyici ki sürekli sizde şok etkisi yaratıyor. Düşüncelerinizi sorgulatıyor.
İnsan her şeyi kendi istediği için mi yapar?
Birine iyilik yaptığınızda kendinizi tatmin etmek için mi yoksa gerçekten onu düşündüğünüz için mi yaparsınız?
İnsan dış etkenler olmasaydı da düşünüp yeni bir şey keşfedip üretir miydi?
Dış etmenlerin insanın şekillenmesinde en büyük etken midir?
Akıl bizden ayrı hareket eder mi?
Kendimizi tatmin etme dürtüsü hayatımızın merkezinde midir?
Hayvanlar da düşünebilir mi?
İnsan bir makine midir?
Tanrı bu yaşamın neresindedir?
Gibi soruların cevabını bulacaksınız kitapta. Bazı cevapları istemeye istemeye kabul edeceksiniz hatta. Ve bir çok soru sorduracak kendinize. Okuduğun en iyi Felsefe kitaplarından birisi. Sanırım daha çok felsefe kitabı okumama da sebep olacak :)
Çok popüler olan bu kitap sürekli elime alıp bırakmıştım. Herkes tarafından bilinmesi ve bir çok insan tarafından okuduğu için hiç özelliği kalmamıştı sanki bende. Ön yargılarımı yenip kitaba başlayıp okudum sonunda.
Raif adlı karakterin Avrupa’ya giderek orada bir resim sergisi gezerken bir tablonun önünde kalır. Sonra o tablodaki kadına aşık olur. Yaşadığı aşk onu çok değiştirir. Güzel akıcı bir aşk romanı.
Yaşarken hiç bir şeyin değerini bilemeyiz. Hep başkasını suçlamak kendimizi suçlamaktan daha kolaydır. Daha rahat ederiz böyle, vicdanımızı rahatlatırız. Onlara inanırsak hayata devam edebiliriz çünkü. Kitabın sonunda bu duygular kaldı bende.
Denizde kaybolan denizcinin babası, nişanlısı ve arkadaşlarının onu ararken yaşadığı maceralar anlatılmış. Bir baba evladı için neleri göze alır? Sevdiği için bir insan ne kadar zorluğa katlanabilir? Kuzey kutbunun soğukluğu damarlarınızda hissedeceksiniz okurken. Aksiyon dolu güzel bir kitap. Tavsiye ederim.
Kitap üç öyküden oluşmaktadır.
1- Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
2-Üçüncü Güvercinin Hikayesi
3-Ölümsüz Kardeşin Gözleri
İlk iki öykü Tevrat’ta geçen hadiselerden öyküye dönüştürülerek yeni bir bakış açısı getirilmiş. Üçüncü öykü ise Hint efsanesinde öyküye dönüştürülmüş. Üç öyküde de insanlar Tanrı’yı, kendi benlikleri ve huzuru arıyorlar. Dini motiflerin ağır bastığı öykülerde şiddetin, gücün ve öldürmenin acımasızlığına vurgu yapılıyor. En etkileyici öykü Ölümsüz Kardeşin Gözleri öyküsü. Hiç bir şey yapmasanız bile insanların kaderini mutlaka etkilersiniz. “Eylemsizlik de bir eylemdir.” Bir solukta okunan bir kitap tavsiye ederim.
John Steinbeck bende büyük etki bırakan ender yazarlardan biridir. Her bir eserini okuduktan sonra diğerlerini de alıp okuma isteği oluşturuyor bende.
Kitapta konu olarak hayatı günü birlik yaşayan, gelecek kaygısı gütmeyen insanlar işlenmiştir. Sefil bir hayat yaşayan Danny’e dedesinden ev kalır ve hayatı değişir. Eve yavaş yavaş yakın arkadaşları da yerleşir. Boşvermiş bir hayat yaşayan Danny ve arkadaşlarının şarap bulmaktan başka bir dertleri yoktur. Yokluk içinde sıkı dostluklarında kurula bileceğinin yanında paranın olmayışının insanlara yardım etmek için engel olmadığını da gözler önüne seriyor. Güzel akıcı ve sürükleyici bir eser. Tavsiye ederim.
Kitabın en güzel cümlesi; "Temiz bir vicdandan daha rahat bir yastık var mıdır?"
“Ferdinand nasıl karar verecektir? Savaşa katılmayıp karısının yanında mı kalacaktır, yoksa vatanından gelen çağrıya uyup cepheye mi koşacaktır? Vatanını kendisi üzerindeki gücü onu savaşa çekmeye yetecek midir? Dışardayken kendini kaçak hisseden bir insan ne kadar özgürdür? Vatan hayatından daha mı önemlidir? Güvende olmak, hayatta kalabilmek için her şeylerini arkada bırakıp giden insanlar neler yaşarlar? Cepheye koşan asker başka bir şansı olsa ne yapar?”
Mecburiyet duygusu kaleme alınmış kitapta. Sık sık kendinizi Ferdinand’ın yerine koyup sorular soruyorsunuz. Vatan adı altında çıkartılan savaşlar aslında üst düzey insanların rahatlığı için çıkarılmaktadır. İnsan neden bir başka insanı öldürür. Ya da can almak bu kadar basit midir?Savaşa karşı çıkıp özgür mü olacağız yoksa siyasilerin istediğine uyarak onlara itaat edip onlar için ölüp tarihin tozlu sayfalarında sadece bir sayı olarak mı yer alacağız?
Bir buçuk saatliğine başka bir dünyaya götürüyor kitap sizi. Akıcı ve güzel. Tavsiye ederim.
Kocasını aldatan bir kadının yakalanma korkusu anlatılmış kitapta. Korku duygusu öyle bir işlenmiş ki sanki siz yaşıyormuşsunuz gibi. Ceza bile korkudan daha iyidir. Çünkü cezanın sonucu bellidir. Ancak korku insanı sardı mı yavaş yavaş, içten içe yer bitirir. Korku içinde yaşamaktansa sonucun ne olursa olsun söylenmesi insanı büyük bir yükten kurtarır. Güzel ve akıcı bir eser. Tavsiye ederim.
Hayvanların davranışı sahibinin karakterini yansıtır. Bir hayvana nasıl davranırsanız öyle Yaşar ve anlar hayatı. Kötü davranışlar sergilerseniz vahşi bir hayvan olur. Sevgiyle yaklaşırsanız inanılmaz bir bağ oluşur. ‘İnsandan daha tehlikeli bir varlık yoktur.’ Bir kurdun yaşam hikayesi anlatılmış kitapta. İnsanların hayvanlar üzerindeki etkisi üzerine durulmuştur. Akıcı ve etkileyici. Tavsiye ederim.
DEVLET—İ ALİYYE
Devlet-i Aliyye serisinin ilk kitabı. Kitap iki bölümden oluşmakta birinci bölümde siyasi olaylar anlatılmış. İkinci bölümde ise Devlet, Toplum ve Ekonomi üzerine durmuş. Siyasi olaylarda ayrıntı fazla değil. İkinci bölüm Devlet, Toplum ve Ekonomi üzerine detaylı bilgilerin yanında örneklere de yer verilmiştir. Siyasi olayları Osmanlı’nın kuruluşundan 1606 yılana kadar işlemiş. Kitap oldukça sade bir dil ile yazılmış. Bilinmeyen bazı kelimeler var ama araştırarak onların da üstesinden geliniyor. Tam bir başyapıt. Yavaş yavaş, sindire sindire okunmalı. Tarihçilerin üstadı Allah Rahmet eylesin. Osmanlı tarihini öğreneceğiniz iki kişiden birisi. Diğeri de öğrencisi olan İlber ORTAYLI.
Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)Halil İnalcık · İş Bankası Kültür Yayınları · 20102,587 okunma
Vahşetin Çağrısı
Yaşadığımız hayat bizi ne kadar değiştirebilir?
Ne kadar duygusuz ve hissizleştirebilir?
Vahşi olan kimdir? İnsanlar mı hayvanlar mı?
Bu soruların cevabını bu kitapta çok net verilmiş. Okuduktan sonra hayatın bizi nasıl değiştirdiğini düşünürken bulacaksınız kendinizi. Yaşadığımız Zorlukların bizi nasıl duygusuzlaştırdığını nasıl hayattan soğuttuğunu hissedeceksiniz. Günlük yaşantımızda kendimizi tüketerek yaşıyoruz arkamıza baktığımızda ise her şeyin yarım kaldığını, aslında hiçbir şeyi tam anlamıyla başaramadığımızı görüyoruz. Sevgiye muhtaç yaşıyor ama kimseye sevgi göstermek istemiyoruz. Gençlik yıllarımızda kurduğumuz hayallerin çok uzağında yer alıyoruz ve o yıllardaki saflığımızı kaybedip hırslanıp daha çok kazanmak uğruna kendimizi, ruhumuzu değiştiriyoruz.
Yazar bir köpek üzerinden yaşamın nasıl bizi değiştirdiği anlatmış. Sade akıcı bir üslup kullanmış. Beğenerek hiç sıkılmadan okudum herkese tavsiye ederim.
Hangi Laiklik
Hangi Batı, Hangi Atatürk’ü okuduktan sonra Hangi Laiklik’i okudum. Aslında bu kitaplar birbirini tamamlar nitelikte. Laiklik eşittir bilimdir. Laiklik anlayışının içini boşaltıldığından söz ediyor yazar. Ümmetçilik anlayışından çıkıp millileşmek olarak tanımlıyor laikliği yani din anlayışının kişisel vicdana bırakılmasından yana olduğunu ifade ediyor. Atatürk’ün de bu düşüncede olduğunu savunuyor. Tarikat okullarının da Robert koleji gibi (batıcı) okulların da açılmamasını gerektiğini belirtmiştir. Çünkü bu iki okulların birbirinden farkının olmadığını laiklik ilkesine uymadığını ve Tevhidi tedrisatı deldiğini söylüyor. Batıcı okullarının da tıpkı tarikat okulları gibi misyonerlik çalışmalarını yaptığını kendisine adam yetiştirdiğinden söz etmiştir. İlerici ve bilimden yana olan laik bir devlet gelişebilir ve yükselebilir anlayışı yer almaktadır. İnönü diktasından, Refah partisinden ANAP’tan ve bir çok parti için düşüncelerini açıklamış. Hangi Batı ve Özellikle Hangi Atatürk kitabından sonra bu benim için biraz sönük kaldı. Okunabilir tavsiye ederim.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün düşüncelerini anlamak istiyorsanız bu kitabı kesinlikle okumalısınız.
Atatürk’ün muasır medeniyetler seviyesine çıkma düşüncesinin nasıl içini boşaltılarak batıcılık olarak değiştirildiğini göreceksiniz bu eserde. Gazi’den sonra gelen bütün devlet adamlarının devleti nasıl çıkmaza sürüklediklerine tanıklık edeceksiniz. Atatürkçülük adı altında yapılan yanlışları ortaya çıkarmış yazar. İnönü, Menderes ve cuntacıların yaptıkları Atatürkçülük olarak yutturulmaya çalışılmıştır.
Ülkemizin dış politikasının nasıl olması gerektiğini Kemal Atatürk’ün hangi devletlere yakınlık kurduğunu kendi sözleriyle göreceksiniz. Gazi’nin ölümünden sonra dış politikamızın nasıl Amerikancı zihniyete dönüştüğünü, ekonomimizin nasıl bağımsızlığını kaybettiğini bulacaksınız.
Kitabı okuduğunuzda Mustafa Kemal ATATÜRK’ü tanımadığınız bilmediğiniz düşüncelerini keşfedeceksiniz. Her Türk gencinin mutlaka okuması gereken bir eser. Kesinlikle tavsiye ederim.
Aklınızdaki BATI ve gerçekte BATI
Avrupa’nın sanıldığı gibi çok medeni bir topluluk olmadığını ortaya dökmüş yazar. Sohbet eder gibi kaleme alınan eser oldukça başarılı. Ülkemizdeki aydınların kendi kültürlerinden uzaklaşıp batı kültürünü medeni kültür gibi anlatmasından tutun, siyasilerin ülkemiz nasıl ulusal egemenlik anlayışından uzaklaştırdığını hatta nasıl emperyalizme uşaklık ettiğini anlatmış. Ayrıca Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ten sonra gelen yöneticilerin batı medeniyetine sığındığı, Atatürk’ün kendi kültüründen sapmadan Muhasır medeniyete ulaşma çizgisinden ondan sonra gelenlerin ayrıldığını örneklerle üstünü çizmiştir. Solcusu sağcısı şucusu bucusunun tek bir amaç için tıpkı Kurtuluş Savaşındaki gibi antiemperyalizm çatısı altında birleşmesi gerektiğini savunmaktadır. Hangi görüşten olursak olalım tek bir vatanımız var o da TÜRKİYE!.. Kesinlikle tüm Türk gençlerinin okuması gereken bir eser. Tavsiye ederim.
Julius Caesar
Kitaba başladıktan sonra işlerimden dolayı bir ay ara verdim. Kaldığım yerden sanki hiç ara vermemişim gibi devam ettim. Oldukça akıcı bir üslup kullanılmış.
Julius Caesar Roma tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biridir. Kitapta Caesar’ın Galya savaşları, Roma siyasetindeki başarısı, Kleopatra ile ilişkisi ve damadı Pompeius ile savaşları ayrıntılı bir şekilde ele alınmış. Kitabı okurken kendinizi Caesar’ın askeri gibi hissediyorsunuz. Kitabı okuduktan sonra “Roma Empire” adlı belgesel /diziyi izlemenizi tavsiye ederim. Roma tarihi hakkında Ön bilgi oluşturur.
Para
Başta alırken çok tedirgin olmuştum sıkıcı olacağını düşünmüştüm ancak öyle olmadı. İnsanlık tarihini eskiden günümüze anlatan yazar parayı bu anlatımın tam ortasına koymuş. Yani insanlık tarihini farklı bir pencereden bakmış. İşte bu pencerenin adı ‘PARA’. Okurken serüvenden serüvene atlıyor ve paranın değişimine ve gücüne şahitlik ediyorsunuz.
Çok akıcı bir dil kullanan yazar sizi tarihin tozlu sayfalarında gezdirip tarih ilerledikçe sizi de geliştiriyor. Mezopotamya’nın verimli topraklarından Mısır’daki firavunun zengin yaşantısına uçuyorsunuz. Coğrafi keşiflerle harekete geçip, Rönesans ile aydınlanıp, Lidyalılarla sikke basarken buluyorsunuz kendinizi. Osmanlı İmparatorluğunun parayla mücadelesini okurken bir anda kendiniz Fatih Sultan Mehmet’in portresini çizen Bellini’nin fırçasında buluyorsunuz benliğinizi. Trampa Para, Mal Para, Tartı Para, Madeni Para, Kağıt Para ve Sanal Para başlıkları altında anlatıma yer verilmiş. İlginç bilgilerin olduğu kitapta birçok şey öğrenip keşfettim. Hatta bazı yerleri şaşkınlıktan dolayı iki kez okudum. Gerçekten büyük bir haz aldım. Tavsiye ederim.
ABD’nin para yardımı kesilmesin diye meclise sorulmadan dönemin hükümeti tarafından Kore’ye asker gönderme kararı alınmıştır. Hiç bir eğitim almadan, bir yabancı dil öğrenmeden hatta çoğunun okuma yazması bile yokken Kore’ye savaşmaya gönderildiler.
Kitapta Kore savaşında esir düşen kahraman Türk Mehmetçiklerin yaşadığı zorlukları ve gördüğü işkenceleri anlatılmaktadır. Sanki esirlerle birlikte yaşıyormuş hissi uyandırmaktadır. Ayrıca kitap Amerikan kaynakları, İngiliz kaynakları ve TSK’nin kaynakları karşılaştırarak yazılmıştır.
Türk askeri gördüğü işkencelere ve zorluklara rağmen düşmanla işbirliği yapmamıştır. Ancak esir düşen Amerikan askerlerinin bir çoğu dayanamayıp ya ölmüş ya da düşmanla işbirliği yapmıştır. Türklerin bu üstün başarısı Amerikan ordusunda şok etkisi yaratmış ve bunun üzerine araştırmalar yapılmıştır.
Türk askeri her şartta milletine leke sürdürmemek için her şeyi yapmıştır. Bu kitapta bu çok iyi işlenmiştir. Kesinlikle tavsiye ederim.
Türk tarihi değince iki isim gelir aklıma birincisi Halil İNALCIK, diğeri ise İlber ORTAYLI’dır. Objektif tarih anlayışı bu iki tarihçiyi ön plana çıkarmaktadır. Ne Osmanlı ne de Cumhuriyet tarihini küçümsemezler ve olduğu gibi bütün gerçekliği ile ele alırlar. Bana göre Türk Milletinin tarihi bu ikisini okumadıkça boşa kürek çekmek gibidir.
Kitabı ele alırsak oldukça sade bir dil kullanılmış sizi yormadan alıp gidiyor. Kitap 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Osmanlı İmparatorluğunun toplum yapısını, Ahilik kültürünü, vergi sistemini, devlet teşkilatını, vakıf oluşumlarını, para ve ekonomi özelliklerine teker teker ele alarak değişimleri üzerinde durulmuştur. Kuruluştan yıkılışa bu sistemlerim nasıl bozulduğuna değinen büyük tarihçi, küçük ayrıntıların etkisinin çok büyük olduğunu gözler önüne sermiştir. İkinci bölümde ise Modern Türkiye’nin kuruluşunun yanında Ziya GÖKALP’in Atatürk’ün düşüncelerini nasıl etkilediğinin üzerinde durmuştur. Atatürk’ün kişiliği ve Atatürkçülük anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise Halil İNALCIK tarih anlayışı, yaşayışı ve kişiliği hakkında bilgi verilmektedir.
Türk Tarihi bir bütündür. Osmanlı’yı yüceltirken Cumhuriyeti kötülemek ya da tam tersi Cumhuriyeti yücelterek Osmanlı’yı kötülemek doğru değildir. Atalarımın hepsiyle gurur duyuyorum.
Muhafazakar ve sevgisiz bir aileye evlatlık verilen yazar kendi hikayesini anlatıyor bu kitapta. Üvey Annenin incilde yazılanların dışında her şeyi günah olarak görmesi, 1970 yıllarında kadınların hep geri planda gösterilmesi ve bunun dışında diğer insanlardan farklı olması yaşamını ne kadar zorlaştırdığının üzerinde duruyor.
Evlatlık verildiği annesinin incil dışındaki kitapların okumasının günah olduğunu söylemesine rağmen okumanın yollarını bulup kendini değiştirmeyi ve geliştirmeyi başarmıştır. İnsanın yaşadığı koşulları ne olursa olsun bunu değiştirmenin insanın kendisinin elinde olduğunu gözler önüne seriyor. Silinmeyen yaraların izleri ömür boyu sizinle birlikte yaşayacaktır. Bu kitapla birlikte sizin de geçmişte silinmeyen yaralarınız tekrar kanamaya başlıyor.
Gazap Üzümleri
Kitabın ilk sayfasından son sayfasına kadar inanılmaz bir serüvenin içinde bulunuyorsunuz. Tam anlamıyla bir başyapıt. İnsanların yemek için ailesi için ne kadar fazlasını yapabilirim cevaplarını buluyorsunuz aslında eserde.
Joad ailesinin çeşitli nedenlerle yaşadığı yerden Kaliforniya göç etmek zorunda kalmasıyla başlayan eser, yolda yaşanan sıkıntılar ve daha sonra Kaliforniya’da yaşanan zorluklar insanın içine işliyor. Açlık hissi kitabı okudukça bütün vücuda yayılıyor. Umutlar tükeniyor tekrar yeşeriyor tekrar tükeniyor. Kapitalist sistemin bazı kesimleri çok zenginleştirmesi diğer kesimlerin ise bir ekmeğe bile muhtaç etmesi durumun en acı tarafını gösteriyor. Adaletsiz gelir dağılımı günümümüzde de devam ediyor ne yazık ki.
Tasvirler gerçekten çok iyi. Dili sade ve akıcı. Okuyacak olanlar hiç düşünmesinler hemen başlasınlar. Tavsiye ederim.
Sakarya / Sarışın Kurt
Türk tarihinde önemli dönüm noktalarından biri olan Sakarya Şavaşı tüm detaylarıyla ele alınmıştır. I. İnönü, II. İnönü ve Eskişehir - Kütahya Muharebeleri ele alındıktan sonra Sakarya savaşının bütün cepheleri anlatılmıştır. Kitabın en güzel yanı savaş kademelerini harita üzerinde aşama aşama gösterilmesidir. Tarih coğrafyadan bağımsız anlatılmamalıdır. Coğrafyasız tarih anlatmak insanları yanlışa sürüklemektedir. Yazarda bunu göstermiş tarih ve coğrafyanın ayrılmaz bir bütün olduğunu ele almıştır.Türkiye’de ilk defa bu şekilde arazide araştırmalarını yapıp tarih kitabı yazan bir yazarla karşılaşıyorum. Üslup çok etkili kullanılmış. Savaş alanlarının ve şehit alanlarının fotoğrafları insanı o bölgeye götürüyor.Bilmediğimiz nice kahramanlar var bu kitapla bir daha gün yüzüne çıkıyor. Çoğu kitapta ikinci kez okuma hissi uyandırmaz bende ancak bu kitap bende tekrar tekrar okuma isteği uyandırdı. Galiba biraz zaman geçtikten sonra tekrar okuyacağım. Herkes kesinlikle okumalı tavsiye ederim.
Şanlı tarihimizle göğsümü övünçle dolduran bir Türk genci olarak bu topraklarda adını dahi duymadığım binlerce kahramanın olması beni çok gururlandırıyor.
“Türk kaderini şansa da, başkasının eline de bırakmaz ve Türk bitti demeden bitmez .”
Cennet Çayırı
Yazarın okuduğum 3. Kitabı bu. Kitap birbirine bağlı 12 öyküden oluşuyor. Cennet Çayırında yaşayan insanları teker teker ele alan yazar tasvirleri ve üslubu ile sizi sanki orada yaşayan bir karaktere dönüştürüyor. Onlarla üzülüp onlarla umutlanıyorsunuz adeta. Dışarıdan çok renkli gözüken Cennet Çayırında yer alan her insanda derin iz bırakan sıkıntılar ele alınmıştır. İnsanların hayatlarının dışarıdan bakıldığı gibi iyi olmadığının üstünü çizmiş yazar. Kitabın ismi en büyük ironidir aslında. Okuyacak olanlara tavsiye ederim.
Osman Beg
Halil İNANCIK’ın öğrencisi olan yazar, Osman Beg hakkında belgelere dayanarak olabildiğince detaylı bilgiler veriyor. İsminin hangi şartlar altında koyulduğunu, kardeşlerinin ve amcasının arasından nasıl sıyrılıp karizmatik bir lidere dönüştüğünü sade bir üslup kullanarak anlatmıştır. Yakın çevresinde bulunan Samsa Çavuş, Köse Mihal, Konur Alp, Akça Koca, Saltuk Alp ve Turgut Alp ile ilgili bilgilerde göze çarpıyor. Osmanlı İmparatorluğunun kuruluşu ve kısa sürede yükselmesi hangi şartlar altında gerçekleştiğinin üzerinde duran yazar, ayrıca kuruluş yılının neden 1302 olduğunun cevaplarını da bu kitapta ele almıştır. Kitabın ortasında Osman Beg’e ait portre resimlerinin bulunması kitaba ayrı bir hava katmıştır. Tavsiye ediyorum.
Kitap 3 bölümden oluşuyor. 1. bölümde şiirleri, 2. bölümde hangi şiiri ne amaçla yazdığı ve duyguları, 3. bölümde ise Attila İLHAN’ın röportajları yer almaktadır. Yazar genellikle 12 Mart 1971 muhtırasında yaşanan sıkıntıları şiirlerine yansıtmıştır. Kitabın en vurucu kısmı tutuklunun günlüğü kısmında yer alan şiirlerdir. Hapishanede yaşanan işkenceler ve insanların bu işkenceler karşısında nasıl bir düşünce yapısı oluşturduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.
Falih Rıfkı ATAY’ın okuduğum ilk kitabı bu. Keşke bu kadar geç kalmasaydım. Kitap iki bölümden oluşuyor ilk bölümde Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerde yaşadığı sıkıntıları ve çöküntüyü bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. İkinci bölümde ise Türk askerinin çölde ne zorluklarla yaşadığı kahramanlıklar anlatılıyor. Çok etkileyici bir üslup kullanılmış. Bütün Türk gencinin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyor ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Çok merak ettiğim liderlerden biri olan Aliya İzzetbegoviç için bu kitabı almıştım ancak tam bir hayal kırıklığı oldu bende. Kitap yazma işi bu kadar basitleştirilmemeli. Kitabın içeriğinin %95’i Aliya İzzetbegoviç’in kitaplarından olduğu gibi alıntı yapılarak konulmuş. %4’ü başka yerlerden alıntı yapılmış. Yazarın sadece %1’lik bir katkısı var. Gerçekten büyük bir yıkım. Bu kitabın bende tek olumlu yönü Aliya İzzetbegoviç’in kitaplarını okuma hissi uyandırması başka bir artı yönü olmadı. Kesinlikle tavsiye etmiyorum.
