Farabi insanların sevgi ile mutlu olabileceğini söyler. Buna ek olarak da toplumların da sevgi ve adalet ile birlikte mutluluğa erişebileceğini de söyler. ... Sevginin olmadığı bir ülkede, adaletten bahsedebilmemiz de pek mümkün olmaz açıkçası. Sevgi öncelik olarak devletin halkını sevmesiyle başlar. Ardından bu sevgi, devlete duyulan saygıyı getirir. Lakin şöyle bir durum var ki ancak adil olan yönetimler halkını sevebilir. Zaten bir yönetimin halkını sevip sevmediğini adil olup olmamasından anlarız. ... Kendi halkından çok kendi ceplerini düşünen idarecilerden nasıl bir sevgi ve adalet anlayışı bekleyebiliriz ki? Kendini halkından üstün gören, kendi cahilliklerinden bihaber yöneticiler, ülkelerini ve toplumlarını felakete sürüklemekten başka bir işe yaramayacaklardır.
Karl Marx der ki, "Dünyayı anlamak yetmez, onu değiştirmek gerekir." Hafızalarımızda tutmamız gereken bir başka şekli ile söylemek gerekirse; dünyayı değiştirmek istiyorsanız, onu anlamaya çalışmalısınız. Bu, her ne kadar bazen yararlı olsa da, bir konuşmayı dinlemek ya da bir kitap okumak anlamına gelmez. Katılarak öğrenirsiniz. Başkalarından öğrenirsiniz. Örgütlemeye çalıştığınız insanlardan öğrenirsiniz. Hepimiz fikirleri formüle edecek, hayata geçirecek ve daha da ileri taşıyacak bilgi birikimini edinmek zorundayız.