Beni iyi dinle, oğlum." Gözleri daldı, sanki onunla değil de bir başkasıyla konuşur gibi oldu. "Yaptığın hatalardan utanabi lirsin ama kusurlarından, tercihlerinden ya da kim olduğundan asla utanç duyma. Ve insanların beklentilerine uygun davranmadığın için kimseden asla özür dileme. İnsanlar seni olduğun gibi kabul ediyorsa ne mutlu onlara! Ama aralarına katılabilmen için senden bir bedel ödemeni, kendinden ödün vermeni ya da acı çekmek pahasına onlara benzemeni istiyorlarsa eğer, hepsinin cehenneme kadar yolu var! Kimseye kendini kanıtlamak zorunda değilsin, Tarık. Bunu bazen, sırf sen de öyle istediğin için yapabilirsin elbette ama böyle bir mecburiyetin olmadığını asla unutma ve başkalarının da unutmasına izin verme. Sana yalnızlık getirecek olsa bile asla yapma bunu."
"Doğumu ve ölümü," dedi Ömer. "İkisi arasında geçen kutsal yolculuğu... Atlanan eşikleri... Düzenlenen törenleri... Ödenen bedelleri... Hayatı düşünüyordum. Ve insan ömrünün, büyülü bir düşten nasıl da farksız olduğunu..."
"Her yolculuk bir kaçış değildir. Yola bazen de geri dönmek için çıkarsın, geçmişinle yüzleşmek ya da kendini bulmak için. Ve bence senin ihtiyacın olan şey de bu."
"Hep gülünmez ki zaten
Yanağına hüzün düşecek ki dudakların kırıldığında o hüzünü boğsun .
Ancak öyle gerçekten gülmüş olursun.
Öyle bir anlami olur."
( İzmarit )