1970’lerde ülke içindeki çatışma ortamının 12 Eylül 1980’deki askeri darbeyle son bulması, toplumsal yaşamda önemli değişimlerin yolunu açmıştır. Bir yandan politik uç düşüncelerin yarattığı silahlı çatışmanın sonlanmış olması gibi olumlu bir resim ortaya çıkmışken öte yandan ülkemizin ve dünyanın gidişatı hakkında yetkin bir düşünce taşıma alışkanlığı, özellikle gençler arasında çok zayıflamıştır.
Hem toplumsal hem de bireysel ilişkilerde “tüketime” dayalı anlayışın yaygınlaşması insani ilişkilerde çözülmeyi getirmiş, bunun sonucu olarak kişiler tatminsizleşmiş, yalnızlaşmıştır.
Abd destekli gerçekleşmiş olan 12 Eylül 1980 darbesi sonrası, toplumsal dinamiklerde çok büyük değişimler olmuş. Özellikle 24 Ocak kararlarıyla birlikte iktisadi anlamda Uğur Mumcu'nun da dediği gibi Türk lirasının dolarizasyonu, ekonominin ise liberalizasyonu gerçekleşmiştir. Buda bütün toplumsal dinamikleri baştan yaratmış toplumsallık geride kalmış, bireysellik ise ön plana çıkmıştır.
1920-1940 yılları arasında ekonominin ayağa kalkmasını sağlamak için kurulan fabrikaların 1980 sonrası kapatılması veya özelleştirilmesi üretimi azaltmış, tüketimi arttırmıştır. Yerli ürünler yerine yabancı markaların gelmesi, reklamların istemsizce insanlara empoze edilmesi insanları aptallaştırmış, görünüşte modern aslında ilkel olan insanı ortaya çıkarmıştır. Aynı şekilde de devam etmektedir.
Ahmet Yaşar Ocak'lı Türkler, Türkiye ve İslam adlı eserinde Müslümanlığın Türklere nasıl cereyan ettiğini tarihsel bir perspektifte anlatırken, diğer yandan günümüz Laisizm-İslamcılık karşıtlığının sosyolojik bir incelemesini yapmış. Kitapta İslam aleminin ne gibi sorunları olduğu bu sorunları nasıl aşacağını güzel bir şekilde tarif ederken aynı zamanda İslam aydınlarının bu sorunlar karşısında nasıl bir strateji izleyeceğini açıklayan kült bir eser yazmış
Tabiki çok değerli kitaplar abi. Lakin o inceleme noktasında o kadar ilerleyemedik. Sonraki zamanlarda daha iyi incelemeler tabi ki yaparız. Saygılar :)