Sabire Ebrar

Sabire Ebrar
@Sabirebrar
seyir defteri
AÜ | Vet
Dünya
60 reader point
Joined on January 2021
Geçmişime duyduğum güven sahte, geleceğime duyduğum ümit haksız. Çünkü geçmişle sadece avundum, o devirlerin kurucuları, bizzat gelecekler ve gerekeni yapacaklar gibi akıl dışı bir kurgu kazandı hayâllerim. İş; onların kalıpları içindeki engin dinamiği, sarayın penceresinden baktıkları zaman, bir ovaymış gibi bütününü gördükleri dünyayı görüp, ona elini atmak. Bu el batıya ve orta doğuya ve doğuya, insan ilişkilerinin kaynaşmadığı topraklara bile basacak ve nereden bakılsa kehribar taşlı gümüş yüzükten tanınacaktı.
Reklam
“OKU” emri, anlamını bilmeden okumak olmamalıydı. Anlamı kavranmadan okunacak bir şey hayata uygulanamaz, yaşanamazdı.
Doğu Türkistan - "Yasal" Zulüm
Mısırlı yazar Necip el-Kiylanî’nin Türkistan Geceleri adlı romanında, Batı Türkistan’dan sonra Doğu Türkistan’ın, komünist Çin tarafından nasıl işgal edilip parçalandığı anlatılıyor. İlk aşamada işgal edilen bu Müslüman topraklarda, Çinliler, bazı yasal zorbalıklarla Müslüman Türkistan halkını planlı bir şekilde benliğinden koparmaya çalışırlar.

Reader Follow Recommendations

See All
Mevlâna Halid Divan’ında şöyle diyor: -Fani dünyaya meyleden kara bahtlı bir kimse, kendi bahtsızlığına kan ağlasa daha iyidir.
Buralarda her şey o kadar iyi ayarlanmış ki, yağmurdan sonra her zaman güneş açıyor, güneş de sırılsıklam ıslananların üstünü başını kurutuyor; tabii kişi güneş açana kadar bu dünyadan vazgeçmemişse...
Reklam
Dünyanın bazı bölgelerinde bazı Müslümanlar, İslâm’ı ve Müslümanları yok etmek isteyen bazı güçlere karşı, silahlı mücadele veriyorlar. Ve bizler görünüşte bu silahlı mücadelenin uzağındayız. İşte bizlere bir imtihan. İşte Allah’ın, kendisi için savaşanları şerefli kıldığı, ama onları kılları kıpırdamadan kendi haline bırakan, onlara ulaşmak için hiçbir gayret göstermeyen ve onların yanında olmak için içlerinde bir arzu olsun beslemeyenleri zelil kıldığı bir imtihan.
Biz kendimizi hep doğru yoldan ayrılmamış kabul eder ve dünyanın bir imtihanhane olduğunu hep başkaları için düşünürüz. Yolda karşılaştığımız bir dostla ayaküstü falan kişiyi gıybet ediveririz de, iş nutuk çekmeye gelince, gıybet konusundaki hadis-i şerifleri sıralamakta arkamızdan kimse yetişemez. Dinleyen bizi hiç gıybet etmez sanır. Gözümüz namahremden hiç ayrılmaz ama anamıza, bacımıza, aman yabancıya teninizi göstermeyin, sonra çarşıda işlerimiz düzgün gitmez, evimizin bereketi azalır deriz, onlar da bizi başımızı yerden kaldırmaz sanırlar.
Düşünün bakalım televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslüman da değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?
...servete sahip olmak, onu çoğaltmak gereklidir. Serveti çoğaltmak demek ise onu tasadduk etmek, muhtaçları arayıp onlara dağıtmak ve sevdiklerine hediyeler vermektir...
Fazla sevdiğinizde, sevilen nesnedeki eksiklikler fark edilmez olur, hatta daha da kötüsü: O eksikliklere meziyet atfedilir. Oysa eksikliklerini bilmezseniz, kusurlarını iyi niyetlerine yorarsanız insanları nasıl doğru yola çeker, onları mutlu edebilirsiniz?
Reklam
İnsanlara fazla kolay güveniyorsunuz Bay Wandergood, bu büyük bir zaaf...
Sayfa 47
Sakın benden methiyeler şakımamı bekleme ey şair!
473 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.