Evlilik öylesine beklenmedik öylesine hayal kırıklığıydı ki karısının ağız kokusu, o şehvetli haller, yapmacıklar! O ruhsuz işi, para hırsı, bir, on, yirmi yıl hep aynı şey. Gitgide artan bir ruhsuzluk! Tepeye tırmandığımı zannederken aslında bayır aşağı koşmak. Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde yükselirken, aynı anda hayatta benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu.
Her ne kadar yüksek ve ulvi görünürse görünsün, her türlü aşkın kaynağı cinsel güdüdür. Aslında aşk dediğimiz şey sadece daha belirli, daha özelleşmiş ve belki de kelimenin dar anlamında, daha ferdileşmiş biçimiyle mutlak manada bu üçgüdüdür.
Sevdiğinden ayrılmaktan daha kötü ne olabilir? Ölümden de acı bir his. Çünkü ölüm mezarlıktadır ve artık orda olduğunu bilirsin. Diğeri ise bir yerlerdedir ancak asla göremezsin.