Soğuktu. Aralık ayına girmiştik, yılın son ayı. Gerçi İstanbul artık eskisi kadar soğuk olmuyordu. Mevsim değişikliği küresel ısınma vesaire.Tabii soğuğu iliklerine kadar hissedenler yok muydu şüphesiz vardı. İstanbul'un ara sokakları, kimsenin bilmediği mahallelere kış oldukça sert bir giriş yapmıştı. Bir türlü ısınmayan evler, çatısı damlayan gecekondular, ekmek parası peşinde koşan seyyar satıcılar, bir şekilde hayata tutunmaya çalışan insanlar. Rıza' da bu insanlardan sadece bir tanesiydi. Sabah erkenden uyanıp seyyar el arabasını alır sokakları arşınlamaya başlardı. Cam,metal elden düşmüş ne varsa toplar sonra bunları satardı,kim alırsa. Hurdacılıkla geçinirdi yani. Akıllılık edip evlenmemişti,çoluğa çocuğa karışmamıştı. Zira kendine zor bakıyordu. Bir çocuğa ya da bir kadına ne verebilirdi ki çaresizliğine onları da ortak etmekten başka.
Sabah saat 06:00. Uyandı.