Alice Munro’nun duru anlatım biçemi ve insan yüreğine akıllıca yaklaşımıyla mucizevi bir nitelik kazanan öyküleri, kısa öyküde sadece tek bir olayın aktarılabileceğini öngören geleneğe meydan okuyor. Onun öyküleri kuşaklar ve kıtalar arasında dolaşan birden çok yaşamı içeriyor. Munro’nun çizdiği yaşamlar sıkıcı değil. Romantizmden uzak bir biçimde ayakları yere basıyor
Açık SırlarAlice Munro · Can Yayınları · 201755 okunma
Hem, rûhun bedene müşareket ile ve müşâreketsiz diye iki
fiili vardır.
Bedene müşareket ile olan fiili; tahayyül, ihsas, şehvet ve
gazabtır. Bu fiili, şüphesiz bedenin fesâd bulmasıyla bozulur
ve kuvvetlenmesiyle kuvvet kazanır.
Bedenin müşâreketi olmaksızın, kendiliğinden olan fiiline
gelince bu, maddelerden soyutlanmış ma'kûllerin idrâkidir.
Ma'külleri idrâk etmesi için rûhun bedene ihtiyâcı yoktur. Hattâ
bedenle iştigâl etmesi onu ma'külleri idrâkten alıkoyar. Rûhun
bedenden ayn ve bedenle beraber fiilleri olduğuna göre,
var olabilmesi için bedene ihtiyâcı yoktur.
Ona (ruha) bir zıddmın sirâyetiyle yok olduğunu söyle
El Gazali, bir filozofun fikirlerine karşı çıkmadan önce onu iyi anlamak gerektiğini söyler. Ayrıca felsefenin fizik, mantık, astronomi ve matematik gibi diğer dallarının sorunlu olmadığına değinerek filozofların metafizik için aynı mantık kurallarını uygulamadığını belirtir ve bu dalı eleştirir. Tehâfüt, İbn-i Sina'nın fikirlerini reddetmeye çalışan yirmi bölümden oluşur. On yedi bölümde İbn-i Sina ve takipçilerinin yanıldığı noktaları göstererek onları küfür ile itham eder. Diğer üç bölümde ise fikirlerinin tamamen islâm dışı olduğunu söyler. Filozoflara karşı öne sürdüğü suçlamaların arasında Allah'ın varlığını ve Allah'tan başka tanrı olmadığını kanıtlayamamalarıdır.
Batı’nın, bütün insanları, öz kültürlerinden, üretken, dinamik, heyecan dolu ve kendini arayan vasıflarından uzaklaştırıp yalvaran, dilenen, zelil ve taklitçi köleler durumuna getirmesi karşısında bugün ne yapmak gerekir? Tek çare "öze dönüş"tür. Eğer bu dönüş ırka olursa rasizm olur, faşizm olur, nazizm olur, bir tür ahmakça cahiliye şovenizmi olur. Ben ırka dönmek istemiyorum, insanları kana ve toprağa tapmaya sürüklemek istemiyorum. Yüz yirmi dört bin peygamber gelip bu mağrur ve kötü düşünceli beşeri, mutlak güzellik sahibi Allah’a kulluğa davet etmişlerdir. İnsan kulak vermiyor. Söz konusu ettiğimiz öze dönüş bizzat toplumun ruh ve vicdanındaki mevcut öze dönüştür. Bu, canlı bir özdür. Hala yaşayan, hayat ve hareket sahibi bir öz. Acaba bu öz dini bir öz müdür