Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şerife Tongal

Şerife Tongal
@Serife2
11 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
İnsanın hayatta zevk alacağı şeyler olmazsa, ot gibi yaşamak neye yarar?
Reklam
Kendi kalbine bakamayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder. *Carl Jung*

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Beynin biyokimyası bozulduğu zaman insan sadece olumsuzu görür ve düşünme şekli de çarpıklaşır.
İnsanlar eskiden, “Bugün bir uçak gördüm,” dedikleri gibi, “Bugün bir kadın gördüm,” demiyor mu. Kadınlık korunan bir meslek olmaktan çıktığında her şey olabilir, diye düşündüm kapıyı açarken.
Reklam
Neden kadınlar değil de erkekler her yerde söz sahibi olmak zorundaymış? Woolf eli kalem tutan tüm kadınlara seslendiği bu metinde kadının toplumdaki yerini ve kişisel değerini tartışıyor.
Bir yanda mal mülk, güç, boş zaman ve tüm bunlarla birlikte lüks arayışı, ince zevkler, zihinsel keyifler, sanaya tapınma; diğer yanda emek, kabalık ve cehalet vardı.
Hızla akan bir nehrin ortasındayken gözlerimizi inatla nehir kıyısında hala görülebilen birkaç kalıntıya dikeriz oysa akıntı o sırada bizi kapıp götürmekte ve geri geri uçuruma doğru sürüklemektedir.
Kanunlar ya da kamu vicdanı, bir görüşün tartışılmasına izin vermediğinde, onun yararlılığının reddedilmesi konusunda bir o kadar hoşgörüsüzdürler.
Zenginlik, deniz suyuna benzer: Ne kadar içilirse o kadar susatır. Aynı şey şöhret için de geçerlidir. Kitabın sonunda mutluluk nedir? sorusuna Schopenhauer diyor ki: En büyük mutluluk kişiliktir.
Reklam
“Ne değerli oluyor elde edemediklerimiz. Bir kere de elde ettik mi, başka şeye yöneliyor tutku. Dinmez, onulmaz bir susuzlukla bağlıyız yaşama.”
Şimdi yapayalnızım. Sonbahar geliyor, yapraklar sararıyor. Bu kasvetli küçük şehirde bir sonraki adımımı planlamak yerine, izleri henüz silinmiş duyguların, taze hatıraların, yakın zamanda beni içine çekip girdabında döndürdükten sonra bir yerlere fırlatıp atan hortumun etkisi altında oturuyorum.
Asıl olan mucizevi dediğim o olaylar esnasındaki davranışlarımdı. Bütün bunlar bir rüya gibi geçti.. peki tutkum nereye gitti? Bazen aklıma bir düşünce geliyor: “Acaba o zamanlar aklımı mı kaçırmıştım, aslında bir akıl hastanesinde miydim? Belki de hala oradayım, belki de bütün bunlar sadece bana olmuş göründü..
Benim deme hakkına sahip olduğum şu bedenimin başka herhangi bir bedenden daha çok bana ait olduğunu düşünmem de mantıksız değildi. Çünkü başka bedenlerden ayrılabilirdim, ama asla kendi bedenimden ayrılmam mümkün değildi; bütün isteklerimi ve bütün duygularımı onun içinde ya da onun namına hissediyordum.
Sayfa 107Kitabı okudu
İnsanları rahatsız eden şeyler değil, o şeylerle ilgili fikirleridir. Örneğin ölüm korkutucu değildir, Sokrates de böyle düşünüyordu. Buna karşın ölümün korkutucu bir şey olduğu fikrinin kendisi korkutucudur. Dolayısıyla engellendiğimizde, rahatsız edildiğimizde veya kederlendiğimizde kendimiz, yani fikirlerimiz dışında kimseyi suçlamayalım. Cahil insan sorunun kaynağı kendisi olduğu halde başkasını suçlar; insanın eğitimi kendisini suçlamasıyla başlar, kendisini veya başkasını suçlamamaya başladığında ise eğitimi tamamlanmış olur.
Değerlendirme ve not tıpkı ödül gibi bir kontrol mekanizmasıdır ve yaratıcılığı düşürür; okullarda olduğu gibi. Çocukları notla kontrol ve hatta tehdit ettiğimiz sürece, okullarda yaratıcılığı sağlamamız mümkün değil. Sonuç olarak çocuğu ödülle ne kadar çok kontrol ederseniz, onun yaratıcılığı o kadar düşer.
Reklam
Zaman zıvanadan çıkmış; Ne kara talihim varmış ki, bana düşüyor onu düzeltmek!
“Antik felsefedeki en önemli ahlak prensibi hangisidir?” diye sorulduğunda verilen ilk cevap “Kendinle ilgilen” değil, “Kendini bil” olur. “Kendini bil”, ”tanrı olduğunu zannetme” demekti.
Akıl hastaları söz konusu olduğunda kişilikten bahsedemeyiz. Bu tür insanlarda kişilik ortadan kalkmaktadır.