Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsan ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
Incinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia
Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.
Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.
Saçların uçuşurdu rüzgardan.
Yanından seni seyrederdim.
Güneş yakardı, deniz yanardı..
Sen konuşurdun, dinlerdim.
Gülerdin,
Susardın, düşünürdün.
Benimle el ele yürürdün.
Yol biterdi
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez.
Yıllardır yaşamamdan çaldığım zamanlar
Adına düğümlendi.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç...
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
Ikimize yetmez
çöz saçlarımın bağını
öğüt verme yeter, söz dinlemem
boş yere umut bağlamak de sen buna
ne vakte dek... bu kaçıncı bilmem?
çek çıkar elbisemi bedenimden ve
kan dudaklarımın yakıcı şerbetine!
ne vakte dek bu dayanılmaz sussuzluk
baş eğiyorum bütün gecelerime...
gittin, seninle beraber gitti umudum, mutluluğum
artık nasıl isterim senin aşkını?
bu kapkara ve acı sessizlikte
nasıl ararım tek öpücüğünle gelen sarhoşluğu?
ay şahit, onun taş kalbini
ben yumuşattım sevgimin büyüsüyle
ay şahit, coşkunun gözyaşları titredi
onun tarifsiz, vahşi gözlerinde
mehtaplı gecelerin derinliklerine
sonsuz dalgaların göğsüne gitmiştik bir kayıkla
meclisimize açardı yıldızların bakışları
o sessiz, vahşı ve güzel gece yarılarında
yine bir kalp düştü ayaklarımın ucuna
yine bir çift göz bakakaldı yüzüme
yine bir savaşın kargaşası içine girdim
aşkım, galip geldi yine soğuk bir kalbe...
Senin aşkın ay ışığı
cahilce vuruyor bataklığa, inliyor
senin aşkın bolluk getiren bir yağmur
kalbin taşlığında günah işliyor
sonsuz bir karanlığım ben, sonsuz bir yokoluş
sen, umudun parlak güneşisin
ey mutluluk saçan ışık
ruhuma vuruyorsun ama sen bana geçsin