Konu maşuk olunca ses, kısılmak; aşk bahsi açılınca söz yükseltilmek gerekir. Çünkü yanışta dil, susmak; gönül, konuşmak gerekir. Ve çünkü onun aşkı hiç sönmeyecek olan alevdendir; bir kez tutuştu mu sevgiliden gayrı her şeyine herkesi yakar.
Cânâ ne var garîbine etmezsin iltifat
Vuslat sizin diyârda âdet değil midir
(Sevdiceğim! Ben zavallı düşkününe hiç yüz vermiyorsun; acaba diyorum, vuslat denilen şey, sizin oralarda âdet değil midir?)
Metâ-ı baskına cânım verirdim ammâ kim
Amân o gamze-i hûnhâr bende can mı kodı
(Vuslatının karşılığında canımı verirdim ama o kan dökücü gamze bende can mı bıraktı!)
Şöyle düşmüş tâb-ı rûyun bülbül-i dîvâneye
Şu'le-i âvâzı berk-i hemen olmuş lâneye
( Yanağının ateşi çılgın bülbülün gönlüne öyle düşmüş ki, sonunda onun şakıyışının alevi, yuvasındaki çer çöpü tutuşturan bir yıldırım olup çıkmış "her ah edişte bir kez daha yanıyor")
La'l-i nâbın çâşnî-senc-i itâb etmez misin
Lûtf edüp kahr ile olsun bir hitâb etmez misin
( Saf şarabı andıran dudağını, azarlamanın tadını ölçmek için bile olsa almayacak mısın? Lütfedip, öfke ile de olsa iki kelime bir şey söylemeyecek misin?)
Seni aşağılık hırsız, nereye tıktın kızımı?
Büyüledin onu, lanetli olman yetmemiş gibi!
Aklı başında olan herkese sorarım:
Büyüyle zincirlenmiş olmasaydı eğer
Onun gibi nazlı, güzel, mutlu bir kız,
Hiç geri çevirir miydi...
Bırakır mıydı onu koruyan babasını,
Sonra da göze alıp herkesin maskarası olmayı,
Senin gibi zevk yerine korku veren bir herifin
Kurum karası kucağına kaçar mıydı?
Bütün dünya hak versin, apaçık değil mi her şey?
Onu tuzağa düşürüp pis büyüler yaptın,
Kendini kaybettirecek ilaçlar, şuruplar içirip koydun gençliğine,
Bir kadın ki, güzel olduğu hâlde, kibirlenmez,
İyi konuşabildiği hâlde, gevezelik etmez,
Gösterişi sevmez, zengin olduğu halde,
Her şeye gücü yeter, ama kullanmayı istemez,
Güvendirildiğinde, öcünü almak elinde olmasına rağmen,
Uğradığı haksızlığa sabırla katlanmayı bilen,
Ucuz balığın en iyi parçasını, pahalı balığın en kötü parçasıyla değişmeyen,
Düşünmesini bildiği hâlde, bunu hiç belli etmeyen,
Gördüğü hâlde peşindeki âşıkları, geriye bakmayan
Böyle bir yaratık işte