Şerife

Konu maşuk olunca ses, kısılmak; aşk bahsi açılınca söz yükseltilmek gerekir. Çünkü yanışta dil, susmak; gönül, konuşmak gerekir. Ve çünkü onun aşkı hiç sönmeyecek olan alevdendir; bir kez tutuştu mu sevgiliden gayrı her şeyine herkesi yakar.
Sayfa 163 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Döktü omuzdan pûşu saçağını Açtı gönüller delil bayrağını Ay yenisi gökte ne Ülker satar Değmeyicek kestiği tırnağını
Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Cânâ ne var garîbine etmezsin iltifat Vuslat sizin diyârda âdet değil midir (Sevdiceğim! Ben zavallı düşkününe hiç yüz vermiyorsun; acaba diyorum, vuslat denilen şey, sizin oralarda âdet değil midir?)
Kapı YayınlarıKitabı okuyor

Reader Follow Recommendations

See All
Reşk ana kim cihanda bu gün buldu yârını ( Şu dünyada yarını ( veya yârini) bugün bulmuş olan kişiye gıpta olsun, ne mutlu ona!)
Sayfa 157 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
O gûne zâlim arz-ı merâma kim kâdir Nigâh-ı hışm ile lâl etmedik zebân mı kodı
Sayfa 154 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Metâ-ı baskına cânım verirdim ammâ kim Amân o gamze-i hûnhâr bende can mı kodı (Vuslatının karşılığında canımı verirdim ama o kan dökücü gamze bende can mı bıraktı!)
Sayfa 155 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Ey servi naz ( Ey naz ile büyütülmüş servi!)
Sayfa 142 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Gamze-i cellâdın erdi âşıkın kârın tamâm ( Senin cellat gamzelerin âşığın işini bitirdi.)
Sayfa 132 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Şu'le-i aşkı hevâ-yı dildir efzûn eyleyen (aşk ateşini çoğaltan kendi gönlündeki hevadır (heves veya ah ederken çıkarılan hava nefestir)
Sayfa 130 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Şöyle düşmüş tâb-ı rûyun bülbül-i dîvâneye Şu'le-i âvâzı berk-i hemen olmuş lâneye ( Yanağının ateşi çılgın bülbülün gönlüne öyle düşmüş ki, sonunda onun şakıyışının alevi, yuvasındaki çer çöpü tutuşturan bir yıldırım olup çıkmış "her ah edişte bir kez daha yanıyor")
Sayfa 130 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Nâzdan hamuşsun yohsa zorbanın duymadan İstesen bin dâstan söylersin ebrularla sen
Sayfa 124 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Âfet-i can dediler gamze-i cellâdın içün Nahl-ı gül söylediler kâmet-i şimşâdın içün
Sayfa 120 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
La'l-i nâbın çâşnî-senc-i itâb etmez misin Lûtf edüp kahr ile olsun bir hitâb etmez misin ( Saf şarabı andıran dudağını, azarlamanın tadını ölçmek için bile olsa almayacak mısın? Lütfedip, öfke ile de olsa iki kelime bir şey söylemeyecek misin?)
Sayfa 112 - Kapı YayınlarıKitabı okuyor
Seni aşağılık hırsız, nereye tıktın kızımı? Büyüledin onu, lanetli olman yetmemiş gibi! Aklı başında olan herkese sorarım: Büyüyle zincirlenmiş olmasaydı eğer Onun gibi nazlı, güzel, mutlu bir kız, Hiç geri çevirir miydi... Bırakır mıydı onu koruyan babasını, Sonra da göze alıp herkesin maskarası olmayı, Senin gibi zevk yerine korku veren bir herifin Kurum karası kucağına kaçar mıydı? Bütün dünya hak versin, apaçık değil mi her şey? Onu tuzağa düşürüp pis büyüler yaptın, Kendini kaybettirecek ilaçlar, şuruplar içirip koydun gençliğine,
Sayfa 12 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Bir kadın ki, güzel olduğu hâlde, kibirlenmez, İyi konuşabildiği hâlde, gevezelik etmez, Gösterişi sevmez, zengin olduğu halde, Her şeye gücü yeter, ama kullanmayı istemez, Güvendirildiğinde, öcünü almak elinde olmasına rağmen, Uğradığı haksızlığa sabırla katlanmayı bilen, Ucuz balığın en iyi parçasını, pahalı balığın en kötü parçasıyla değişmeyen, Düşünmesini bildiği hâlde, bunu hiç belli etmeyen, Gördüğü hâlde peşindeki âşıkları, geriye bakmayan Böyle bir yaratık işte
Sayfa 36 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
518 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.