Ben köy kahvesinde, bir kadının önümden geçiş gidişini izliyor, akşamları gömülü beş kuruşları çıkarıyorum topraktan. Onları tozlu bir kavanozda biriktiriyorum, bayramda çocuklara vereceğim, belki bir gün senin çocuğuna.
"Adım at" diyor içinden bir ses, daha tanıdık, ona ninni söyleyen zamanlardan kalma, "bir adım atsan gerisi gelir" diyor, yükünü hafifletme derdinde, incecik, korkutmadan.