Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyda Kahraman

Şeyda Kahraman
@Seyda_Khrmn
Ne kadar kendi oldu insan O kadar başka.
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
İstanbul
11 Mayıs 1996
107 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Ruh,daha sonra o vuslat dünyasından bu ayrılık diyarına,o muhabbet meclisinden bu mihnet durağına,bu acılar yurduna,yani ruhaniyetten bu cismaniliğe inmekle beş duyunun perdesine girdi.Beden ağına yakalandı.Ve gaflet örtüsü ile örtüldü.Cismani lezzetler ve hayvani sıfatlar baskın çıktı.İnsanın ruhu gaflet elbisesini giyindi,elest bezmini,o üns topluluğunu unuttu.Bu fâni dünya durağını süresiz,ebedi bir makam sandı,bu ülkeden çıkmama,burada kalma kararına vardı.
Sayfa 29 - Sağlam Yayınevi
Reklam
Allah'ını ve Allah'ının Sevgilisini seven bu son tek kıvılcım noktasının üzerine titresin,onu Nuh'un gemisindeki son insanın son nuftesi gibi muhafaza etsin,onu gayet büyük bir ihtiyat ve itina ile üflesin,genişletsin;ve Allah'tan lûtfedeceği mucizeyi bekletsin! Bekleyiniz !
Sayfa 561
Biz,işte,Allah'ın böyle bir harikaya memur ettiği,pis sularda boğulmuş kimbilir hangi yanık bağrın sönmeyen ve istikbale sıçrayan son zerresiyiz! Fırtınalar içinden geçtik,kasırgalı denizler üzerinden aştık,lağım akıntılarını bir saman çöpüne sarılıp geçtik,yine sönmedik,yine bugünlere vardık;ve şimdi mahut odun yığınının gizli bir köşesinde parıldamaktayız!
Sayfa 561

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Doğru ama,bu odun yığını öyle bir kütle ki,üzerine,Şarkın ve Garbın bütün petrol kuyuları dökülse yine alev alacağa benzemiyor! Onu ıslatmak,onu küfletmek,onu pisletmek,onu rutubet süngeri haline getirmek için bazı sihirbazlar,babadan oğula menfî bir tarikat edebiyle el ele verip tam bir asır çalıştılar! Biz ki,onun gizli bir köşesinde tek ve son kıvılcım noktasıyız,onu nasıl yakar,tutuşturur,alevlerle sarabiliriz?
Sayfa 561
Ateş,her pisliği yiyen,süpüren,götüren,yok eden ateş,mânevi ateş;sana aşığız !
Sayfa 561
Reklam
Aslına bakarsanız,arsadaki odun yığınının gizli köşesinde tek bir kıvılcım noktasıyız biz! Odunların üstüne,yıllar ve asırlardır,yağmadık yağmur,düşmedik kar kalmadı.Onları küf basmış,pas yutmuş,rutubet bürümüş;üstelik Garp dünyasının bütün kanalizasyonları bu odunların üzerine akmıştır.
Sayfa 560
Suları bile "Allah deyu deyu" akan vatanın,o mukaddes emanet çerçevesinin "Harîm-i İsmet"inde,Anadolu,düşmanlarını boğacak şuura yükselmedikçe,bilerek veya bilmeyerek Firavunların ehramlarına taş taşıyan esirlerden farksız yaşayacaktır.
Sayfa 554
Ve nihayet Anadolu...Tarih boyunca cihanın en büyük mânâ ve madde imparatorluğuna dayanak vazifesini gördükten sonra,dört asırdır öksüz,mazlum,harap ve mahrum yaşayan;bir asırdanberi de ihanetlerin en acıklısına uğrayan,derken an'anevi tahammül ve tevekkülün üstünde ruh eşkiyasının çatı kurduğuna şahit olan misilsiz çile ve işkence arsası...
Sayfa 553
Anadolu...Putların ve salîbin binbir cümbüşü arkasından kendisini topyekûn hilâle teslim eden ve onun dâvasını bütün dünyaya şâmil bir (aksiyon) halinde güden aslî ve asîl unsur kadrosu...
Sayfa 553
Anadolu...Kıt'alar arası tarihî hesaplaşmaların geçit meydanı,medeniyetlerin sergi evi,mahrem ve muazzam Asya'nın,Avrupa'ya bakan cumbası...
Sayfa 552
Reklam
Anadolu...Türkün,gerçek ruh muhtevasını bulur bulmaz seyyarlıktan sabitliğe geçtiği ve ruh vataniyle içiçe yeryüzü vatanını kurduğu büyük mânâ çerçevesi...
Sayfa 552
Müslüman ruhunun son haddiyle ümitsiz ve ümitliyiz.Her şeye rağmen tepesinde yapayalnız kaldığımız dağdan memlekete baktıkça ümitsiz,başımızı dipsiz maviliklere çevirip İlâhî hikmetlere göz attıkça da ümitli...
Sayfa 526
Bizde bu hâl oldukça,suçu,tarihimizde başımıza musallat olmuş şahıslarda aramak yerine,onları tasallutlarında lüzumundan fazla lûtufkar ve müsamahakâr bulsak daha iyi etmez miyiz?Gerçek sorumlu biziz!
Sayfa 521
Kâinatın Mefharine bağlı olanlar arasında büyükler büyüğü Hazret-i Ömer'e "eğrilecek olursan seni kılıcımızla düzeltiriz!" cevabını verenlerin mefkûreci ahlâkı karşısında ürperelim ! Bu ahlâkı nasıl unuttuk,nasıl kaybettik; ve aman Allah'ım,nasıl da tersine çevirdik ?
Sayfa 521
Hürriyet için hürriyet mefkûrecisi büyük cihan kutuplarının zoruyla da,gazete,1946'da,tam 23 yıl kölesi geçindiği rejimle birlikte,hürriyet oyunu oynamaya mecbur oluyor ! Tamam ! Cebren verilen bir hazin hürriyetin ve onu takip eden devrenin mahzun mânâsını düşünün ! Hürüz;fakat kendi istediğimiz ve olduğumuz gibi değil,başkalarının dilediği ve olmaya zorladığı gibi...Cebren gelen hürriyet...
Sayfa 509
Halk Partisi ne kadar halkın partisi olabildiyse,o da aynı derecede Hakkın sesini ters tarafından temsilde muvaffak oldu.1956 yılına kadar Halk Partisi iktidarı boyunca gazete,Türk milletine kendi kendisini unutturmak plânının tatbiki işine bağlı parti bürolarından birisidir.
Sayfa 509
516 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.