“Lakin biz biz olalım, şehir yerinde göz kulak olalım kendimize kardaşlar. Neden derseniz, şehir yeri köy yerine benzemez. Şehir adamı köylüyü cin çarpar gibi çarpar.“
"Cilka'nın Yolculuğu" kitabı, tıpkı “Auschwitz Dövmecisi” romanı gibi gerçek bir hikayeden esinlenerek kaleme alınmıştır. Kitap, II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan insanlık dışı koşullar altında geçen bir hikayeyi anlatıyor. Cilka Klein (Cecilia) adındaki genç bir kadının Auschwitz'den sonra Sovyetler Birliği tarafından Gulag kampında hapsedilmesini ve yaşadıklarını konu alıyor.
Peki romanı okurken ne mi hissettim? Duygusal açıdan, insanın direnci, dayanıklılığı ve insanlık dışı koşullar altında bile umudu koruma yeteneği üzerine derin bir düşünceye sevk etti beni. Cilka'nın yaşadığı travmaları ve hayatta kalma mücadelesini okurken birçok farklı duyguyu aynı adeta yaşadım: umutsuzluk, korku, direnç, sevgi ve dayanıklılık gibi. Roman, insan ruhunun gücünü ve acımasızlığın karşısında bile insanlık onurunun korunabileceğini çok güzel anlatıyor. Kesinlikle tavsiye ediyorum.