Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sibel Kökdemir

Sibel Kökdemir
@Sibelkokdemir
‍‍‍‍
"Anlaşılır gibi değiliz, tek bedende kaç kişiyiz"
Reklam
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ, Ne de âlâm-i fikre bir mersâ Olan bu mâi deniz, Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince tâze kadın Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir ma'nâ, Ne bu akşamda bir gam-i nermîn Ne de durgun denizde bir muğber Lerze-î istitâr ü istiğnâ. Ahmet Haşim, O Belde
Acaba hangisi daha kötü olurdu? Canavar olarak yaşamak mı yoksa iyi bir insan olarak ölmek mi? Zindan Adası (2010)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çalışmadan geçen bir hayat, dürüst ve namuslu bir hayat değildir."
Valla ben evim, odam, kitaplarım neredeyse kendimi oralı hissederim; başka bir yere de ihtiyaç duymam. Ya bu insanın kendine bir dünya yaratabilme, kendini oyalayabilme yeteneği ile ilgili bir şey. Sen sıkılıyorsun, çünkü hiçbir şey yapmadan öylece süzülüp duruyorsun güzelim. Saldın kendini iyice. Eskiden çeviri meviri yapıyordun iyiydi. Şimdi onu da yapmıyorsun. - Ee sıkılırsın tabi. Çalışmak lazım! Tutku lazım. "Çalışmadan geçen bir hayat, dürüst ve namuslu bir hayat değildir." diye bir laf var biliyorsundur. Kış uykusu (2014)
Reklam
Sevgili Cüneyt seni hiç unutmayacağız... Ruhun şad olsun çocukluğumuzun kahramanı. Hoşçakal
Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
youtu.be/T0kElSXB8bo Müzeyyen: Diyelim ki gitmedim. seninle beraber olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? Arif: Sevişirdik. Müzeyyen: Başka? Arif: Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum, o ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. Müzeyyen: Güzelmiş. Arif: Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. Müzeyyen: Gider miydik gerçekten? Arif: Hıhı. Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak, hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra… Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık. (Fakat Müzeyyen bu derin bir tutku 2014)
Olvido
Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir Ahmet Muhip DIRANAS
Beş Şehir
Beş Şehir
Yaklaşık yedi yıl önce " her bir şehrin olduğu bölümü yerinde okumak" niyetiyle aldığım bu kitabın 3. şehrini yerinde, İstanbul'da okumak şahane bir duygu...