‘Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra uçamıyor diye yakınıyoruz. geleceği önüne serdiğimiz an, şimdiki zamana çöreklenip kalma zorunluluğunu duymayacaktır elbet.“
“Kaç kere öğrenmem gerekecek? Huzurumun her ânı yalandı, çünkü sadece tanrıların keyfine kalmış bir huzurdu bu. Ne yaparsam yapayım, ne kadar uzun seneler yaşarsam yaşayayım, canları istediğinde uzanıp bana canlarının istediğini yapabileceklerdi.”